Güldünya Yayınları, Yoko Ono’nun Meşe Palamudu’nun ardından kadınlardan oluşan Rus punk grubu Pussy Riot’la ilgili bir derlemeyle yayın hayatına devam etti. Grubun mahkeme savunmalarının, şarkı sözlerinin, haklarında yazılanların yer aldığı derlemeyi ABD’nin önemli feminist yayınevlerinden Feminist Press yapmış. Kitabı elimde gören bir arkadaşım, “Acaba politik kitaplar da basacaklar mı?” dedi. “Orada dur,” dedim. Putin’in canına okumuş bu kadınları anlatan kitaptan daha politik iş olur mu?” Ona da söylediğim gibi, Pussy Riot’ı sadece bir müzik grubu olarak görmek feminist politika yapma biçimlerinin zenginliğini göz ardı etmek olur.
Bilindiği üzere Pussy Riot farklı mekânlarda korsan performanslar yapan ve kadınlardan oluşan bir punk grubu. Moskova’daki Kurtarıcı İsa Katedrali’nde Meryem Ana Putin’i Defet adlı bir dua da içeren korsan bir performans yapınca, tutuklandılar. Putin bu üç genç kadına fena öfkelenmişti. Rus Ortodoks Kilisesi’nin iktidarla yaptığı işbirliğini gözler önüne seren kilise performansı, aynı zamanda Rusya’nın nasıl bir siyasal baskı rejimi olduğunu da dünyanın gözleri önüne seren bir süreci tetikledi.
Dinin, siyasal iktidarlara payanda olduğu bir coğrafyada yaşayan bizler için -yaşananların İslam’a mahsus olmadığını göstermesi açısından bile- bu kitabın önemli olduğunu düşünüyorum.
Pussy Riot başka performanslarında da baskı ve şiddet görüyordu, Rus polisinin, grup elemanlarını sokakta kamçıyla dövecek kadar ileri gitmişliği vardı. Ama bu kez hapis cezasıyla tehdit edilmeleri, kiliseyi mekânsal anlamda da içerden eleştirmiş olması.
Kitapta yer alan savunmalar aracılığıyla takip edebildiğimiz dava süreci, SSCB’nin dağılması sonrasında büyük bir özgürleşme sürecinden geçtiği iddia edilen Rusya’nın nasıl acımasız bir hukuk sistemine sahip olduğunu gözlemlememize yardımcı oluyor. Sovyet dönemine yapılan atıflar da o dönemin baskı ortamı hakkında fikir veriyor.
Buna karşılık, Pussy Riot elemanlarının gerek mahkeme savunmaları gerekse şarkı sözleri güçlü itirazlar içeriyor. Bu çelişki son derece şaşırtıcı ve yanı başımızda olmasına rağmen bu kadar az tanıdığımız Rusya’yı daha farklı bir açıdan görmemizi sağlıyor.
Pussy Riot’in bir sanat kolektifi olarak eyleme, örgütlenme hatta giyinme biçimleri her ayrıntısı irdelenmiş simgeler içeriyor ve dünyanın başka yerlerinde. alışıldık politika biçimlerinin dışına çıkmanın yollarını arayan herkese yardımcı olacağına kuşku yok.
Güldünya Yayınları’nın ilk kitabı, bir başka sanatçı kadının, Yoko Ono’nun çizim ve şiirlerinden oluşuyordu. Çoğunlukla, Beatles’ı dağıtan kadın ya da en iyi ihtimalle John Lenon’ın karısı olarak tanınan Yoko Ono aslında başta resim ve müzik olmak üzere sanatın farklı dallarında önemli ürünler vermiş bir sanatçı. Pussy Riot, Özgürlük için Bir Punk Duası adlı derlemede, onun da Rus grubuyla ilgili sözleri yer alıyor.
Pussy Riot Özgürlük İçin Bir Punk Duası, Tolstoy’dan Gorki’ye birçok yazarını tanıdığımız, Çaykovski, Prokofyev gibi kompozitörlerininin müziğini dinlediğimiz, Ayzınştayn, Tarkovski gibi sinemacılarının filmlerini izlediğimiz, düşünürleri ve pek tabii büyük devrimiyle üzerimizde önemli etkisi olmuş bu yakın komşumuzda feminizmin özel bir yüzünü görmemizi sağlıyor.
Güldünya Yayınları’nın bir sonraki kitabı, Hindistan, Bangladeş, Pakistan, Sri Lanka gibi ülkelerde feminizmin güncel sorunlarını tartışan makalelerden oluşuyor. Türkiye’de, en azından feminizm bağlamında çok tanınmayan bu ülkelerdeki kadınların deneyimlerini aktaran ve tartışan kitabı da merakla bekliyoruz.
PUSSY RIOT! ÖZGÜRLÜĞE ADANAN BİR PUNK DUASI, Kolektif, Güldünya Yayınları, 2014.
0 yorum:
Yorum Gönder