Cem Koray OLGUN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cem Koray OLGUN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

“Derleme”nin Geri Dönüşü! (Cem Koray OLGUN)


Üniversitelerde sosyal bilimler üzerine eğitim alan öğrenciler için –özellikle de Türkçe eğitim veren okullarda okuyorlarsa– derleme kitapların çok ayrı bir yeri vardır. Özellikle 90’ların sonlarından itibaren alanın yetkin hocaları, araştırmacıları tarafından derlenen kitaplar birçok öğrencinin akademik ilgilerini arttırmasında oldukça önemli bir rol oynamıştır. Çünkü makalenin çevrilmesi kadar hangi bağlamda okunacağına ilişkin yapılan yönlendirmeler de önemlidir. Bu anlamda benim için iki kitap vardır ki yukarıda anlattığım tanıma uyar: ilki merhum Mehmet Küçük’ün derlediği ve maalesef şu anda baskısı olmayan Medya İktidar İdeoloji; ikincisi ise yeni basımıyla bu tanıtım yazısının konusunu da oluşturan, Süleyman İrvan’ın derlediği Medya Kültür Siyaset

Medya Kültür Siyaset, iletişim bilimciler ve iletişim alanında çalışan sosyal bilimciler kadar medya çalışmalarına ilgisi olan okuyucu içinde önemli bir derleme. 1997 ve 2002’de farklı yayınevlerinden yapılan baskılar tükenince yeni baskıyı görmek için okuyucuların tam 12 yıl beklemesi gerekti. Süleyman İrvan’ın da kitaba yazdığı önsözde söylediği gibi bunun ticari bağlamdaki kaygılarla (yayınevleri açısından) oldukça yakın bir ilgisi var. Ancak, olan her zamanki gibi okuyucuya oluyor. Sonuçta kitabın baskısının olmadığı yıllarda, bu kitaba ve içindeki makalelere ulaşmak bu alana yeni başlayan öğrenciler için çok daha zor bir hal almıştı. Dahası kitabı görmedikleri için, kitabın içinde yer alan makalelerin henüz çevrilmemiş olduğunu sanan birçok okuyucu/araştırmacı/öğrenci de mevcut. Bu anlamda, derlemenin bu yeni baskısı literatüre olan katkısını tekrardan tazeleme imkânı bulacak gibi gözüküyor.

Medya Kültür Siyaset, alanın temel tartışmalarına ilişkin metinleri yeni okuyacaklar için ilk kez, daha önce okumuş olanlar içinse yeniden göz önünde bulundurma işlevini de yerine getiriyor. Derlemenin içindeki bazı makaleler ise –bütün makalelerin önemini ayrı ayrı belirttiğimizi göz ardı etmeden– bu alanda çalışanlar için altın değeri taşıyor. Buna örnek olarak ilk baskıdan beri kitapta yer alan Peter Golding ve Graham Murdock’ın “Kültür, İletişim ve Ekonomi Politik” makalesi verilebilir. Bu makale, kitle iletişimin ekonomi politiği kuramının iki önemli temsilcisinin kaleme aldığı temel metinlerdendir. Ayrıca Golding ve Murdock gibi iki önemli kuramcının Türkçeye çok fazla metninin çevrilmemiş olduğunu da unutmamak gerekir. Yine John Fiske’nin “Postmodernizm ve Televizyon”, Stuart Hall’un “İdeoloji ve İletişim Kuramı” ve Liesbet van Zoonen’in “Medyaya Feminist Yaklaşımlar” gibi makaleleri de bu bağlamda oldukça değerlidir.
Medya Kültür Siyaset kitabının önemli bir özelliği de kitabın her çıkan baskısında mevcut metinlerin elden geçirilmesinin dışında yeni metinlerin de eklenmiş olması. 1997’deki ilk baskıda kitap “Medya ve Kültür”, “Medya ve İdeoloji”, “Medya ve Demokrasi”, “Medya ve Kamuoyu”, “Medya ve Etik” ile “Medya ve Kadın” başlıkları altında toplanmış 6 bölüm ve 13 makaleden oluşuyordu. 2002’de “Medya ve Kamusal Alan” başlığı altında 2 makale daha eklenerek bölüm sayısı 7’ye makale sayısı da 15’e çıktı. Üstelik eklenen metinlerden biri, alanın diğer bir önemli kitabı Medya ve Demokrasi’nin yazarı John Keane’in “Kamusal Alanın Yapısal Dönüşümleri” başlıklı demirbaş makalesiydi. Şimdiki baskıda ise “Medya ve Etik” ile “Medya ve Kadın” başlıkları altına iki yeni makale daha eklenerek makale sayısı 17’ye çıkmış. Eklenen makaleler son dönem yapılan tartışmaları içermiyor olsa da dâhil edildiği mevcut bölümlerdeki tartışmaların bağlamlarını oldukça güçlendiriyor. 

Sonuç olarak, Pharmakon Yayınevi’nden çıkan Medya Kültür Siyaset yeniden iletişim bilimcilerin ve iletişim/medya üzerine çalışan sosyal bilimcilerin temel kaynaklarından biri olacak gibi gözüküyor. Ayrıca Süleyman İrvan’ın her baskıda titiz bir incelemeyle kitaba yeni makaleler eklemesi, kitabın değerini bir kat daha arttırdığı gibi olası yeni baskılar için de okuyucuyu daha bir heveslendiriyor.

Sözü bitirmeden, umarız ki Medya Kültür Siyaset bu alanda çalışanların eksiklerini gidereceği gibi basıldığı ilk dönemde en az kendisi kadar önemli olan ama baskısı yapılamayan kitapların yeniden yayınlanmasına da bir kapı açsın. Yukarıda söz ettiğimiz Medya İktidar İdeoloji bu anlamda iyi bir başlangıç olabilir mesela.

MEDYA KÜLTÜR SİYASET, Der: Süleyman İrvan, Pharmakon Yayınevi, 2014.
                                                                                                                     

Kültürel Çalışmalara “Yeni” Penceresinden Bakmak (Cem Koray OLGUN)

Gary Hall ve Clare Birchall’un Yeni Kültürel Çalışmalar: Kuramsal Serüvenler kitabı Onur Kartal’ın çevirisiyle Türkiyeli okurun karşısına çıkıyor. Kitap, bu alanda kısıtlı kaynağa sahip olan literatürümüze önemli bir katkı yapıyor.

Kültürel çalışmalar kuram ve pratiği bir arada ele alabilme niyetiyle ortaya çıktığı 20.yy ve içinde bulunduğumuz 21.yy’ı anlamak için son derece önemli ve gerekli bir alan. Türkiyeli okur açısından ise bu alanda derinlikli okuma fırsatı bütünsel olarak şimdiye kadar pek az mümkün olmuştu. Toplumbilim ve Toplum ve Bilim’in özel sayıları ve birkaç kitap dışında kültürel çalışmalar literatürü yok denecek kadar az. Zira İngiliz kültürel çalışmalarının en önemli temsilcilerinden Stuart Hall’un bile belli başlı birkaç makalesi ve Yeni Sağ üzerine kitabı dışında çevrilen metni maalesef yok. Bu da ister istemez Türkiyeli okurun kültürel çalışmaları daha sınırlı bir açıdan görmesine neden oluyor. Dolayısıyla kültürel çalışmalar adını çok duyduğumuz ama derinlerine inemediğimiz bir alan olarak, hem bize çok yakın hem de çok uzakta duruyor. Say yayınlarından çıkan Gary Hall ve Clare Birchall’un Yeni Kültürel Çalışmalar: Kuramsal Serüvenler kitabı Onur Kartal’ın çevirisiyle bu eksikliği gidermek için önemli bir fırsat sunuyor. Hall ve Birchall sıra dışı girişleriyle bizlere kültürel çalışmaların kapılarını daha önce olmadığı kadar aralıyor. Bu anlamda baştaki yeni kavramına da takılmamak gerekiyor. Zira yazarlar yeni kavramının barındırdığı çelişkilerin farkındalar ama bu kavramı kışkırtıcı bir anlamda kullanıyorlar. Bu bağlamda onlar için yeni kavramı kuramın geçmişini reddetmiyor ya da modası geçtiğini söylemiyor. Tam aksine yeni kavramı kuramın şimdiye kadar sorduğu soruların yanı sıra gelecekte soracağı soruları da içine alarak alanını genişletiyor. Dolayısıyla okuyucu için yeni kültürel çalışmaları okumak, meseleye ortasından dâhil olmak değil bütünüyle içerisine girmek demek.

Hall ve Birchall’ın bu derlemeyi hazırlarken ki temel sorunsalı “kuram”ın kültürel çalışmalar içindeki rolünün değişmesi. Son yıllarda bazı yazar ve çevrelerin kuramın çöküşünü ilan etmeleri ve kuramın ötesine geçmenin vakti geldiği söylemleri, Hall ve Birchall’a “kuramın”ın etkisinin hala önemli olduğunu göstermek için bir neden veriyor. Hall ve Birchall ilk olarak kuramın çöküşünü ilan edenlerin gerekçelerini on maddede topluyorlar. Solun bunalımı, üniversitelerin piyasalaştırılması, yeni ekonominin yükselişi, akademik yayın sektöründeki değişiklikler ve 11 Eylül gibi nedenlerin kültürel çalışmalarda kuramın etkisinin azaltıldığı çalışmaların yapılmasını teşvik ettiğini söylüyorlar. Fakat onlara göre çare, kuramın etkisini azaltmak değil aksine kuramın kültürel çalışmalar içerisindeki rolünü yeniden belirlemek. Bu anlamda temel soruları da kuramın konumu, yeri ve geleceği nerededir sorusu oluyor.

Hall ve Birchall’un yaklaşımları çerçevesinde kitapta kendileri de ayrı ayrı dâhil olmak üzere on beş farklı akademisyenin makaleleri bulunuyor. İlk kısımda yeni kültürel çalışmalar adı altında Yapısöküm, Post Marksizm, Etik ve Alman medya kuramı üzerine tartışmalar yer alırken, ikinci kısım ise Deleuze, Agamben, Badiou ve Žižek gibi yeni kuramcılar üzerine makalelerden oluşuyor. Üçüncü kısım, yeni, dönüşümler adı altında antikapitalizm, ulus aşırı ve yeni medya tartışmalarına ayrılmış. Dördüncü ve son kısım ise yeni serüvenler adı altında, kent/mekân, post insan bilimleri, aşırılık ve sır gibi kavramlar üzerine makalelerden oluşuyor. Özellikle bu son kısım Hall ve Birchall’un kültürel çalışmaların geleceği hakkındaki düşüncelerini destekler biçimde kendisine yeni sorular arıyor.

Böyle bir eserin çevrilmesinin, Türkiyeli okur için öneminden yukarıda bahsettik. Bu anlamda çeviriden ve çevirmenden de bahsetmek gerek. Öncelikle belirtmek gerek ki Onur Kartal çok zor bir metnin üstesinden gelmiş. Birçok derlemenin en az iki kişi tarafından çevrilmesi beklenebilir ancak Kartal bunu tek başına gerçekleştirmiş. Bu anlamda bu kitabın iki zorluğuyla yüzleşmek zorunda kalmış. Birincisi Hall ve Birchall’un giriş kısmında bahsettiği gibi, kendi düşüncelerinin ekseninde derledikleri bu kitapta yazarlara editöryal anlamda pek fazla müdahale etmemeleri –ki bu birçok makalede oluşacak üslup farkını baştan arttırıyor. İkincisi ise birinci nedene bağlı olarak on beş farklı yazarın dil ve üslup farkının yarattığı zorluk. Dolayısıyla böyle bir derleme için anlamı ve akışkanlığı bozmayacak bir dil sağlamak çevirmenin işini normal bir çeviriden çok daha fazla zorlaştırıyor. Ancak Kartal, bu iki sorunla da başarıyla yüzleşmiş ve kültürel çalışmalar için oldukça önemli bir eseri dilimize kazandırmış. Bu tür kitapların çevirisi bu alanda çalışan akademisyen ve öğrenciler için kaynak kitap olmasının yanı sıra güncel tartışmaları takip etmek açısından da oldukça önemli. Bu yüzden okumanın, düşünmenin ve tartışmanın keyfine varmalı.

Yeni Kültürel Çalışmalar: Kuramsal Serüvenler, Gary Hall ve Clare Birchall, Say Yayınları