Medyaya ve Entelektüel Modalara Karşı (Burak ÖZÇETİN)


2014 pek çok konuda olduğu gibi iletişim çalışmaları ve kültürel çalışmalar alanları üzerine pek çok çevirinin ve telif eserin yayımlandığı bir yıl oldu. İletişimciler için dönemin en yakıcı konularından olan yeni iletişim teknolojileri, yeni medya ve sosyal medya gibi başlıklar akademik ve popüler üretimin çokça yoğunlaştığı alanlardan oldular. Lakin 2014 yılında yayımlanan bir kitap var ki, kitabın kendisinden öte, yayımlanması bile başlı başına üzerine düşünülmesi gereken bir mesele. Gerbner’in Medyaya Karşı’sından bahsediyoruz.

Kitabın yayımlanmasının başlı başına bir mesele olmasından ne kast ediyoruz onunla başlayalım. Malumatfuruş ve wikipedik bilgisever entelektüel cenahın (özellikle de Türkiye akademyası) muhtelif entelektüel modalar, gözde isimler, temalar etrafında savrulmaya çokça teşne. Bu savrulmanın aynı anda hem sorumlularından hem de mağdurlarından biri de yayıncılık dünyası. En iyi ihtimalle on kitabı ancak bir kitap edebilecek popüler isimlerin çalakalem yazdığı kitap, broşür ne varsa basmaktan imtina etmeyen; kimi klasiklerin yetkin çevirileri piyasada bolca varken bu çevirilere yenisini eklemekte beis görmeyen; daha önceden kötü bir çevirisi yayımlanmış bir kitabın tıpkıbasımında eski çeviriyi kontrol bile etmeye tenezzül etmeden basan bir yayıncılık dünyası. Konu, bazı çalışma alanlarında daha da kronik bir hal almış durumda. İletişim çalışmaları alanı da bunlardan birisi. İletişim kuramları ya da iletişim araştırmaları dersini Türkçe eğitim veren bir üniversitede vermeye çalıştığınızda ne demek istediğimi çok daha iyi anlarsınız. İletişim çalışmalarının kurucu metinlerinin, en önde gelen figürleri tarafından kaleme alınan kuramsal ve yöntemsel açıdan ufuk açıcı çalışmaların, temel tartışmaların çok büyük bir çoğunluğunun hala dilimize kazandırılmayı beklediğini görürüz. 

Walter Lipmann, Harold Laswell, Paul Lazarsfeld, Elihu Katz, Bernard Berelson, Wilbur Schramm ve daha nice kurucu figürün kitap ya da makalelerin ya hiçbiri çevrilmemiş ya da sadece birkaçı Türkçeye kazandırılmış durumda. Buna ek olarak, ya dil engeli ya da bu eserlere ve okuma faaliyetine yeterince değer verilmemesi sebebiyle (zira akademyanın okumak, araştırmak ve bilimsel bilgi üretmekten, ve hatta derslerini dahi düzenli ve itinalı bir şekilde yapmaktan çok daha önemli işleri var) bu isimlerle ilgili pek çok yalan yanlış, kulaktan dolma ve “aktarandanaktarandanaktaran” bilgi dolaşımdadır. Ünsal Oskay, Erol Mutlu ya da Mehmet Küçük gibi nadide insanların aramızda olmayışına insani sebeplere ek olarak bu yüzden de bin kere kahroluyor insan. Not etmeden geçmeyelim Heretik Yayıncılık gibi girişimlerin ve tavırların varlığı da bir o kadar umut kaynağı oluyor insana. Yayınevinin web adresini ziyaret edip Bourdieu, Becker, Goffman, Layder ve sosyolojinin diğer müstesna isimlerinin metinlerinin çevirileri ve çevirilerin özeni karşısında saygı duymamak elde değil.  

Önemli bir katkı

Medyaya Karşı’nın 2014 yılında Ayrıntı Yayınları’ndan Güneş Ayas, Veysel Batmaz ve İsmail Kovacı çevirileri ile basılması işten bu yüzden çok şey anlatıyor ve işte bu yüzden çok anlamlı. Kitap George Gerbner’in farklı dönemlerde iletişim çalışmaları alanına yaptığı önemli katkıların bir derlemesi niteliğinde. Against the Mainstream başlığı ile Gerbner’in yakın çalışma arkadaşı Michael Morgan tarafından derlenen kitabın Türkçe çevirisi Medyaya Karşı. Kitap Gerbner’in farklı dönemlerinde kaleme aldığı makaleleri ve yaptığı araştırmaların bir derlemesi ve beş bölümden oluşuyor. Birinci bölüm Erken Dönem Teorileri başlığı altında Gerbner’in özgün iletişim modelini geliştirdiği “Genel Bir İletişim Modeline Doğru” gibi tarihsel bir metni barındırıyor. Makalenin ilk yayımlanma yılı 1956 (AV Communication Review, c.4). İkinci kısmın başlığı ise Medya Çağında Eğitim. İletişim ve eğitim etkileşimi üzerine son derece önemli üç makale bu bölümde okuyucuyla buluşuyor. Üçüncü ve dördüncü kısımlar Gerbner’le özdeşleşmiş “Kültürel Göstergeler” araştırmasına ve yetiştirme kuramına giden yol ve kültürel göstergeler incelemesinin kuramsal ve yöntemsel sacayakları ele alınmaktadır. Beşinci ve son kısımda ise kültürel göstergeler incelemesi özellikle medya ve şiddet ilişkisi bağlamında ele alınmaktadır. 

Gerbner ve “kültürel göstergeler”

Kitapta Morgan’ın enfes giriş yazısında Gerbner’in araştırma gündeminin farklı aşamaları anlatılıyor. Gerbner’le yapılan söyleşi ise bir bilim insanının muazzam ve ilham verici hayat hikayesini kendi anlatımıyla okuyucuya aktarıyor. Kitabın Türkçe çevirisinde Annenberg School for Communication’da Gerbner’in öğrencisi olmuş olan Veysel Batmaz’ın anı-değerlendirme niteliğinde yaptığı katkıya rastlamak da mümkün.
Gerbner’in çalışmaları günümüzde de sürekli olarak yeniden üretilen yanlış bir algıyı sarsma çabası olarak düşünülebilir: ampirik araştırma yöntemleri ile eleştirel bir duruşun yan yana var olamayacağı iddiası (s. 12). Gerbner’in bu yaklaşıma verdiği yanıt ise Medyaya Karşı’nın (yani Gerbner’in yaklaşık elli yıllık araştırma gündeminin) temel kaygısını özetler niteliktedir: “Ampirik yöntemlerle sosyal bilimlerin eleştirel amaçlarını birleştirmek, ayrıntılı araştırmalarla değer ve bilinç yönelimli teorileri bir araya getirmek ve böylece gerçek bir kamusal topluluk içindeki bilinçli bireye, içinde yaşadığı kültürün geniş dip akıntılarını kavramasını sağlayacak bir bakış açısı kazandırmak” (s. 121).  

Kültür, iletişim ve hikâyeler

Gerbner iletişimi mesajlar aracılığıyla oluşan etkileşim” olarak görür. Ona göre iletişim kültürü oluşturan sembolik çevreyi hem yaratır hem de bu çevre tarafından güdülen insani bir süreçtir. İletişim tek yanlı bir etkileme ve ikna süreci olarak ele alındığı bir dönemde Gerbner iletişimin sembolik ve kültürel yönlerine dikkat çeker. Bunu, hikâye anlatmanın en temel insani süreçlerden olduğu vurgusuyla pekiştirir: “Ben büyüye inanırım. Müzik ve dans yarımıyla inanılmaz zenginliklerin kilitlerinin çözülmesini sağlamak, sanat yoluyla gözle görülmeyenler ait görüntüleri akıllarda canlandırmak, şiir, şarkı ve öykü aracılığı ile hayal ve gerçek durum dünyaları yaratmak: işte insan yaşamının temel sihri budur. Hikâye anlatmak bu sihir için benim kullandığım kısaltmadır. Hikâye anlatmak, insanı, homo sapiens türü haline getiren nedendir” (s. 314).

İnsanları kendilerine ve birbirlerine anlattıkları hikayelerin toplumsal gerçekliği değerlendirmemiz üzerindeki etkilerini ampirik çalışmalara bolca referansla tartışan bu kitap iletişim kuramları, iletişim sosyolojisi ve yöntem konularında kafa yoran araştırmacıların başucu kitaplarından biri olmaya aday.  Ayrıntı Yayınları ve kitabın çevirmenlerini bu önemli katkısının diğer yayıncı ve çevirmenleri cesaretlendirmesi dileğiyle. 

MEDYAYA KARŞI, George Gerbner, Çeviri: Güneş Ayas, Veysel Batmaz ve İsmail Kovacı
Ayrıntı Yayınları, 2014.

0 yorum:

Yorum Gönder