Uykudayken herkes masumdur, savunmasızdır, bir felaket anında yok olmaya mahkûmdur.
Sevgi, aşk, güven, dostluk, aile… İnsanlığın en temel içgüdülerinden biridir, sevmek, sevilmek, benimsenmek, özlenmek… Bir gruba dâhil olmak… Aidiyet duygusu kişinin bu kaotik dünyada kendini daha güvende hissetmesine, daha mutlu ve anlamlı bir yaşam sürmesine olanak verir. Fakat kötülükler hep en yakınlardan gelir, bu yüzden tıpkı uykuda olduğumuz gibi savunmasız yakalanırız, sonuç yok edici olur. Belki de herkes aslında tek başına bu dünyada ve belki de hayat bazen gerçekten kötü.
Dublin’li yazarlar Paul Perry ve Karen Gillece’in kullandığı mahlas olan Karen Perry imzalı çıkan kitabın orijinal adı The Innocent sleep. İki yazarın ortak eseri olan ve Türkçeye “Masum Uyku” olarak çevrilen kitapta hikâye, Fas-Tanca, İrlanda-Dublin, İngiltere-Londra gibi farklı ülkelerin görkemli ve de gizemli şehirlerinde geçiyor. Beş yıla yayılan öyküyü, ana karakterler Robin ve Harry’nin ağzından dinliyoruz.
Her şey Harry’nin eşi Robin için doğum günü hazırlıkları yapmasıyla başlar. Romantik bir gece kurgulayan Harry, 3 yaşındaki oğlu Dillon’u erkenden uyutur ve Robin’den biraz gecikeceğini bildiren bir telefon alır. Heyecanını kaybetmeden hazırlıklılara devam eden Harry, doğum günü için aldığı hediyeyi şehir merkezindeki kafede unuttuğunu fark eder ve olaylar silsilesi yaşanır.
Yazar, satır aralarında ancak dikkatli bir okurun fark edebileceği işaretler veriyor
“Fırtına geliyor, havadaki tuhaf sessizlikten anlayabiliyor fırtınanın geldiğini” şeklinde olan kitabın ilk cümlesi için ilgi çekici bir girizgâh tanımı yapmak mümkün. Zira okuyucuyu ters köşeye yatıran kitabı okuma süreci de fırtına gibi bir çırpıda bitiyor ve fırtına sonrası gibi sarsılmış bir şekilde okuru düşünmeye sevk ediyor.
Yazar yalın bir dil kullanmasına rağmen satır aralarında ancak dikkatli bir okurun fark edebileceği işaretler veriyor ve sona doğru bu serüvene bir şekilde sizi ortak ettiğini anlamanızı sağlıyor. Kitabın henüz ilk sayfalarında Harry’nin oğluna uyku öncesi hazırlarken verdiği sütü anlatan “Lavabodan akan süt tozuna aklı takıldı” cümlesiyle şüphenin zehirli tohumu beyninizin bir köşesine sessizce düşüyor ama henüz güçsüz olduğu için serpilemiyor.
Dillon nerede, yaşıyor mu, öldü mü? Her şey Harry’nin suçluluk duygusuyla kurduğu bir hayalden mi ibaret?
Kitabı kısaca özetlemek gerekirse; ressam olan Robin ve Harry birbirlerine aşık olurlar ve birlikte bir yaşam için tanıdıkları herkesten her şeyden uzakta Fas’ın Tanca şehrini seçerler. Egzotik bir hayat, yeni dostlar, bir düş gibi süren mutlu yaşamları, Harry’nin Robin’e doğum günü için aldığı hediyeyi şehir merkezindeki kafede unuttuğunu fark etmesi ve oğulları Dillon’u evde tek başına bırakarak kafeye gitmesiyle dağılır. O esnada korkunç bir depremle ev enkaz haline gelmiş, Dillon’un cesedi dahi bulunamamıştır. Her şeye rağmen Harry ve Robin bu acıyla yaşamayı başarır ve böylesine travmatik bir acı sonrası birbirlerinden nefret ederek ayrılan çiftlerin aksine birlikte yeni bir hayata yelken açarlar. Dublin’e taşınan çift, beş yılın sonunda yeni bir bebek beklemektedir. Ancak Harry’nin, Dublin sokaklarında tesadüfen kaybettikleri oğulları Dillon’u sadece birkaç dakika görmesi ve gözden kaybetmesiyle her şey yeniden alt üst olur. Yakın çevresinin Harry’e inanmaması, Dillon’un öldüğünü kabul etmesi için yaptığı baskı sonuç vermez. Harry sokakta gördüğü çocuğun Dillon olduğuna emindir ve onu ne pahasına olursa olsun bulacaktır.
Düşük yapma tehlikesi yaşayan Robin’in ise ikinci bir acıyı kaldırmaya gücü yoktur. Bebeğini kaybetme korkusu, yıllar içinde Harry’e karşı bastırdığı öfkenin su yüzüne çıkmasına neden olur. Evde patlak veren büyük kavga sonrası olaylar çorap söküğü gibi ilerler ve zaaflarına yenik düşen insanların hikâyesi olan Masum Uyku, sarsıcı bir finalle sona erer. Sevgi, aşk, güven, dostluk, aile gibi kutsal değerleri sorgulayan kitabın sürpriz finalini öğrenmek ve düşünmek için siz de “Masum Uyku’ya” dalın.
MASUM UYKU, Karen Perry, Çev.: Bağış Bilir, Okuyanus Yayınevi, 2015
0 yorum:
Yorum Gönder