“Asi” Yazarın Kaleminden… (Erdi İNCİ)

Alman Edebiyatı’nın usta kalemi Zoran Drvenkar’ın dört ana karakter çevresinde şekillenen, kısmen talihsiz, kısmen acıklı, kısmen belalı, ama oldukça absürt ve bol kahkahalı kitabı “Kısa Pantolonlular Çetesi”, yazarın Günışığı Kitaplığı’ndan çıkan üçüncü kitabı.

Hikâyemizin ana karakterleri Ada, Sırıtık, Rudolpho ve bunların her şekilde ortasında duran kilit ismimiz Beton, Kanada’nın yaklaşık 200 nüfuslu küçük bir kasabasında yaşayan 11 yaşındaki gençler. Her biri birer başkarakter, her biri birer anlatıcı. Bir gün, beden eğitimi derslerindeyken çıkan bir hortum sonucu okulları yerle bir olur ve o bölgenin halkı, bizim çetemiz ve onların sınıf arkadaşlarını hortum yüzünden kaybettiklerini sanır. Oysa bizim afacan dörtlü, spor salonu okulun altında yer aldığı için olayın farkında bile değildir. Okulun yerinde yeller estiğini görünce, kasabaya inip yardım isterler. Bu sefer de halk, ölülerin hayaletleri onları ziyarete geldi diye ödleri patlamış bir şekilde kaçışırlar. İş bizim çeteye düşünce, dördü bir olup bir itfaiye aracını aldıkları gibi sınıf arkadaşlarını ve spor hocalarını, ısıtıcıları iflas etmiş okulda donmaktan kurtarır. Kahraman olmuş, “Kısa Pantolonlular Çetesi” olarak anılmaya başlamışlardır.

Macera bununla da kalmaz… Bir gün film izlerken evlerini boz ayı basar, başka bir gün kaza geçiren bir kadına yardım ederler, diğer bir gün de son hız giden bir treni durdurmayı başarıp trendekilerin hayatını kurtarırlar...

Dedik ya, hikâye absürt. Absürt olması elbette baş karakterlerin çocuk olması, onların dünyayı yetişkinler gibi algılamaması ve yetişkinler gibi hareket etmemelerinden kaynaklanan bir absürtlük. Yoksa, saldırgan bir boz ayı, birden yorulur ve kendini salondaki kanepeye bırakıp horlaya horlaya uyumaya başlarsa, yetişkinlerin neler yapacağı az çok bellidir. Peki ya bizim gençler? Belki de hikâyedeki doğallığı ve kurgunun gerçeğe olabildiğince yaklaştığı noktayı bu gibi örneklerle görüyoruz kitapta. Elbette, yazarın hikâyeyi gerçeklik noktasına ulaştırmak için yazdığı son sözü de gözardı etmemek gerekir.

Hikâyenin kilit ismi ise, Beton... Zoran Drvenar’ın dikkati en çok çeken özelliği, yazarken okuru ters köşeye yatırıp, hikâyeyi baştan bir kez daha gözümüzün önüne getirtmesidir. Rudolpho’nun anlattığı macerada acıdığımız, biraz da üzüldüğümüz Beton, sazı eline Ada aldığı zaman ona farklı gözle bakmamızı sağlıyor. ‘Gerçek’ Beton kendi macerasını anlatmaya başladığı zaman oturuyor algımıza ve başlıyoruz en baştan ona hangi gözle bakıp, nasıl yaklaştığımızı irdelemeye.

Zoran Drvenkar’ın Türkçe’ye çevrilen kitaplarının her biri farklı bir noktadan okuyucusunu yakalamasıyla ünlü. Mevsimleri ve mevsim geçişlerini bir kuşun gözünden anlattığı “Soğuktan Korkmayan Tek Kuş”u, toplumun özellikle kadınlar üzerine dayattığı ideal beden konusunu işlediği ve güzel, çocukça bir direnişle sonlandırdığı “Yerde Ağır Gökte Hafif”i, Almanya’da Alman olmayan insanların gettolaşmasını, çeteleşmesini ve Almanlarla yaşadığı sıkıntıları bir kukla oynatıcısının gösterisini izler gibi bize izlettiren “Onlardan Biri”si ve aile, ailede bir birey olmak, bireycilik ve bunun altında ezilen yeni nesli işlediği “Aleve Dokunmak” kitapları da “Kısa Pantolonlular Çetesi” ile birlikte okuyabileceğimiz diğer kitapları.

Bu her biri başyapıt değerindeki eserlerin sahibi, ileride Nobel alacağına inandığım yazar Zoran Drvenkar, Günışığı Kitaplığı ve ON8 Kitap’ın ortak konuğu olarak, 8-16 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek İstanbul Kitap Fuarı’na geliyor. 8 Kasım'da Günışığı Kitaplığı standında 14:00’te, 9 Kasım'da da hem 14:15’teki söyleşisi hem de 15:15’teki ON8 standında gerçekleşecek imza saatinde bizlerle olacak. Algılarımızı rayında edeceği kuşku götürmez söyleşisinde buluşmak dileğiyle…

KISA PANTOLONLULAR ÇETESİ
, Zoran Drevenkar, Günışığı Kitaplığı, 2014.

0 yorum:

Yorum Gönder