Lütfen Sesli Okumayın (Selin Gözde BALİ)

“Birbirini ezenler, birbirini bozanlar
Bu türküm sizedir ey!”


2014’ün Hüsnü Arkan için epey verimli olduğunu söylemek mümkün. Mart’ta son romanı “Hırsız ve Burjuva” çıkar; onu ikinci şiir kitabı olan ve aşağı yukarı yirmi yıllık bir çalışmanın ürünü olduğunu söylediği “Naş” izler.
Hüsnü Arkan söyleyecek sözü varsa yazar, sözü uzatmaz, gereksiz tekrarlardan yana değildir. Kitaplarında pek çok katman vardır. Bununla birlikte kitapları da birbirini tamamlamaktadır. Sarmal olarak ilerler adeta, satır aralarını doldururlar birbirlerinin, ortak sorgulamaların ürünüdür: Hayat, ölüm, gerçek nedir? Var mıdır, yok mudur, elden düşme midir? İnsan kendini nasıl gerçekleştirir? Toplumsal ahlak yaptırım mıdır, karşı çıkılabilir mi? Toplum nedir? Burjuvazi toplumun neresindedir? Savaşlar kontrol mekanizması mıdır? Birey ruhsal açıdan sağlıklı mıdır? Devlet-birey, toplum-birey çatışması nerede başlar, nasıl sürer ve biter? “Zalim ne vakit zalim olur?”

Naş’ta Arkan’ın şiirinin temel yapısında “siz-biz karşıtlığını, birlikteliğini yahut ben-biz birlikteliğini” okuruz. Onun şiirlerinde ben’den, ben’likten topluma uzanan çizgi vardır. Kendi ben’ini anlatışında birinci çoğulu, biz’i, buluruz; siz’e seslenirken biz’den güç alır. Bu bağlamda Naş”a bakacak olursak 1980 sonrası görüntüleri ve bu güne yansıyan izlerinin, güncel sorunların, siyasetin, ben-biz birlikteliği üzerinden, geçmişle bağını koparmadan, metaforik anlatımlarla karşımıza çıktığını görürüz.

Kitaba ismini veren “Naş” şiirinde Hrant Dink’i anar: “Bugün Dink’i vurdular” Bu girişle çözülmemiş meselelerin, başkanların, zalimlerin ele alınacağının işaretini verir. Naş’ı takip eden ikinci şiir Güzelleme ise bir övgü şiiridir. Bu şiirde gelmesi özlenen şey 1980 döneminden beri var olan kitlesel suskunluk halinin sese dönüşmesi, etkisini kaybettirmesidir: “Yıkıldı içimizdeki otuz üç yıllık saray” der Arkan. Şiirin yazılış tarihi muhtemelen 2013’tür ve temel yapıda anlatılmak istenen “Gezi Direnişi”dir. Arkan naif olmadığını belirttiği Bütün Başkanlara Hayır şiirinde ise birçok seçimin cevabını verir: “Daha çok bekleyeceğiz, bayrak açacağız, şarkı söyleyeceğiz// Bütün başkanlara hayır.”

Onun şiir dünyasını şekillendiren 1980 dönemidir. Bu dönemin görüntülerini, haksızlıklarını, yaşanmışlıklarını, arkadaşlıklarını şiirlerinin büyük çoğunluğunda görürüz. 1982 Buca şiirinde Necati Vardar’ı anar: “Necati bize de bekleriz gel/ Kış kıyamet deme gel/ İlmiğini çöz de gel” Dönemin yarattığı etkiler aşılamamıştır ama şiir kitapları arasında, bir bakıma boyut değiştirmiştir. Hiçe Doğru’da bu etkiler sesin daha çok hüzün tonunda olduğu yapıdadır. Naş’ta ise hesaplaşma ve sorgulamaların ünlemli cümlelerle var olduğu bir söylem hâkimdir.

Naş’ta dikkat çeken bir diğer nokta konuşma diline sıkça yer verilmesidir: Ancak eklemek gerekir ki: Arkan, günlük konuşma diline yer verse de şiiri nihai aşamada metaforik bir şiirdir. “Güneş dakkada yükseliyor ya insan inanamıyor” (Güzelleme, 6), “Bahçe içre umumi bağdaş kurmuşuz/ Açmışız gastemizi okumuşuz” (Milli Piyango,45), ”Kona kalka kargalar/ Aklın dallarında piç/ Kırıla büküle ceviz ağacı” (Karga, 38) Konuşma dilinin etkisiyle ilk bakışta düz anlatım gibi gelen bu dizeler şiirin bütünü içinde düşünüldüğünde kendi içlerinde küçük hareketlerin, sıradan ve basit olanın derin anlamını getirir.

Arkan’ın metafiziğe, dini algılara, varoluş sorunsalına yer verdiği şiirler de görürüz. Bu, şairin ortak sorgulamalarının şiire yansımasındandır. “Sırf bu yüzden ölüyoruz, anlamak için/ Bir gülün ne dediğini sağırın bahçesinde” (İncittiniz, 21)  Arkan, bu arayışları içinde felsefi yorumlarda boğulmayan bir şair. O, bir anlamın peşindedir. Bu yaklaşımını Ölü Kelebeklerin Dansı’nda “Oysa ölümü kavramadan hayatı kesinlikle öğrenemezsiniz.” diyerek Menekşeler Atlar Oburlar’da Mevlana’dan alıntı “Çünkü Peygamber bile: ‘Bana eşyayı olduğu gibi göster’ diye Tanrı’ya yalvarmıştı.” sözleriyle belirtir. O kendi oluşturduğu metinler arasında yoğun bağlantılar kurar. Bu bir imgelem, bir düşünce evrenine sahip sağlam bir kalemin çıkardığı farklı sesleri bir bütünde toplama gücüdür.

“Naş”ın omurgasını meydana getiren temel argümanlarından biri de eleştirelliktir. Lütfen Sesli Okumayın’da şairlere ve şiir algılarına itirazlarını sunar. İspanya iç savaşı sırasında Yahya Kemal’in “zil, şal ve gül”den, ikinci dünya savaşını izleyecek yıllarda ise Tanpınar’ın çinilerden bahsetmesini eleştirir. Necip Fazıl’ın ise Menderes döneminde örtülü ödenekten aldığı parayı anarak şiirin ve şairliğin ona göre ne olmadığını söylemek ister. Ne olduğunaysa şiirin devamında yer verir: Toplumun sıkıntılarını anlayabilen ve anlatabilen “üç beş dikine meczubun” şairliğini anarak onları diri tutar şairler ormanında. Onların yazdıkları şeyin adı ise şiir değil, kandır artık. Bununla birlikte Arkan’da eleştirelliğin genellikle ironiden güç alan bir biçimde yansıtıldığını söylemek gerekir. Ona göre ironi hayatı kolaylaştırmaktadır.

Bir kültür şiiri Hüsnü Arkan’ın şiiri. Telmihlerle, metinlerarası göndermelerle iç içedir. Hatta denilebilir ki “Naş” 1980’den günümüze uzanan bir siyasi ve sosyal tarih denemesidir. Kendisinin de belirttiği gibi, şiirlerin vazgeçilmez temi olan aşka neredeyse hiç yer vermemiştir bu kitapta. İlk şiir kitabına göre sesinin daha gür çıktığını söylemek mümkündür. Ünlemli cümlelerin yanında bir fark ettirme, farkına vardırma çabası vardır. “Ben” arayışları içinden topluma bakar, sorgulamalarını, belli çatışmalardan doğan algısını herkesin görmesini ister. Şiirlerin çoğunun siz’e ve biz’e seslenmesinin sebebi budur. Denilebilir ki insanın hayat tecrübesiyle geliştirdiği bir algılama süzgeci vardır ve Arkan bunu sunar okuruna. Yaşadığımız çağın renginin çamur gibi olduğunu hatırından çıkarmaz, geçmişler gelecekler alıp sattığımızın farkındadır, özgürlüğün artık yaşamadığımız şeyin adı olduğunun da… Gerçeğin dokunaklı olduğunun, akarsuya bazen kan karıştığının bilincindedir. O, dünyanın gürültüsünü ve sesini duyurmaya çalışır.


NAŞ, Hüsnü Arkan, Kırmızı Kedi Yayınları, 2014.

0 yorum:

Yorum Gönder