Proleterleşen Öğretmenlik (Haldun ALKANAT)

Geçtiğimiz yılın Kasım ayında öğretmenler günü öncesi ve sonrasında arka arkaya bazı araştırmalar yayımlanmaya başladı. Eğitim-İş’in araştırmasına göre her on öğretmenden yedisi mesleği bırakmak istiyor, yüzde yetmiş üçü ise aldığı ücreti yetersiz buluyor. Türk Eğitim Sen’in araştırmasının sonucu ise öğretmenlerin yüzde seksen dokuzunun borçlu, yüzde altmış yedisinin ise tükenmişlik sendromundan muzdarip olduğunu ortaya koydu.

Bu araştırmalar eğitimde yaşanan 30-35 yıllık dönüşüm serüveninin öğretmenlerde karşılığının nasıl olduğu sorusuna verilen basit bir yanıt aslında. Yine de bu topraklarda son yıllara kadar neoliberalizmin tahrifatlarının öğretmenleri proleterleştirmesinin yeterince araştırıldığını söyleyemeyiz. Eğitimde yaşanan değişimin genel betimlemesine o kadar yoğunlaşıldı ki, eğitimin paydaşlarının yaşadığı sıkıntılar gözden kaçırıldı. Öğretmenlik mesleğindeki dönüşüme dikkat çekilmesi için 2014’ü beklememiz gerekti. Geçtiğimiz yıl, bahsedilen araştırmaların kamuoyuyla paylaşıldığı günlerde, iki kitap raflarda yerini aldı: Ahmet Yıldız’ın derlediği, “İdealist Öğretmenden Sınava Hazırlayıcı Teknisyene-Öğretmenliğin Dönüşümü” ve Orkun Saip Durmaz’ın Emek Süreci ve Yeniden Proleterleşme alt başlığıyla yayımlanan “Öğretmen Olmak”.

Vasıfsızlaştırma ve İtibarsızlaştırma

Her iki kitabın ortak noktası öğretmenlikte yaşanan dönüşümün neoliberal politikaların sonucu olduğunu ortaya koymaları. 24 Ocak 1980’de alınan ekonomik kararlarla başlayan neoliberalleşme süreci diğer pek çok alanda olduğu gibi eğitimin anlamında büyük bir değişikliğe neden oldu.

Durmaz’ın ifadesiyle “serbestleşme özelleştirme ve kamu harcamalarının kısılması ile deregülasyona dayanan bu üç ayaklı makro ekonomik politikaların ana doğrultusunun 24 Ocak1980’den bu yana değişmediğini söylemek yanlış olmayacaktır.” Neo-liberalizm, kamusal eğitim anlayışının dağıtarak, gün geçtikçe esnek çalışmaya başlayan işgücünün eğitilmesini sağlayacak, tüketiciliği bir yaşam biçimi olarak benimsemeyi kolaylaştıracak, piyasaların eğitim alanını işgalinin yolunu açacak düzenlemeler yaparak, eğitimin anlamında büyük bir tahrifat yarattı.

Eğitimdeki dönüşüm, bilgiye ulaşma ve eğitim alma hakkına yapılan bütünlüklü bir saldırıyı beraberinde getirdi. Bilgiye ulaşmanın bunca çeşitlendiği çağımızda, okullar, bilgiye ulaşma ve bilgiyi iletmede önemini kaybetmiş kurumlar olarak görülüyor. Bunun sonucunda öğretmen çalışmasının farklı bir yöne girmesi kaçınılmaz. Ahmet Yıldız’ın “Öğretmenin Dönüşümü”nün ilk makalesinde belirttiği gibi, devrim dönemlerinin dönüştürücü ajanı öğretmenin sınav hazırlayıcıya, değişen eğitim teknolojileriyle birlikte akıllı tahtaların, online eğitim materyallerinin bir dişlisi haline gelecek itaatkar teknisyenlere dönüşmesinin yolu açıldı. 1980’den günümüze yaşanan süreçte her geçen gün eğitimde niteliksizleşme, öğretmenlik mesleğinde ise vasıfsızlaşma ve itibarsızlaştırma yaşandı.

Esnek Çalışma

Yine her iki kitabın vurguladıkları ortak nokta esnek üretim biçimlerinin ve özelleştirmenin hâkim olmaya başlamasıyla birlikte öğretmenlerin çalışma hayatlarında köklü değişiklikler olması durumu. Okullardaki hizmetlerin (temizlik işleri, yemekhane, fotokopi vs.) özelleştirilmesiyle başlayan bu süreç, giderek öğretmenlere doğru genişledi. Okullardaki hizmetleri veren emekçilerin geçici, yarı zamanlı olarak işe alınmaları, iş güvencesinden yoksun olarak çalıştırılmaları bir süredir devam eden uygulamalar olarak kayda geçilmeli.

Öğretmenlerin esnek çalışmanın göstergelerinden biri ücretli öğretmenlik uygulamasının yaygınlaşması. Sözleşmeli öğretmenliğin 2011’de kaldırılmasından sonra, ücretli öğretmenlik yaygın hale getirilmiş, dahası, pedagoji eğitimi almamış, usta öğretici sıfatıyla çalışan yeni bir eğitimci grubunun çalışma alanları artırılmıştı. Ücretli öğretmenliğin tüm branşları kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmasıyla birlikte, kamuda öğretmenlik güvencesizliğe sürükleniyor.

Ücretlerin Düşüşü

Öğretmenliğin itibarsızlaşmasının sebeplerinden biri de ücretlerdeki düşüş oldu. Özellikle 1980 sonrası dönemde, öğretmenlerin yoksullaşmasının, tüm toplum kesimleri tarafından hissedilmesi tesadüfî değil. 12 Mart 1972 darbesiyle düşmeye başlayan reel ücretler, 1980 sonrasında dibe vurmaya başlamıştı. 2000’li yıllara gelindiğinde ise öğretmenlerin ücretleri 1980’li yılları bile aratacak düzeye indi. Ki ücretli öğretmenler göz önüne alındığında ücretlerdeki düşüşün vahim düzeyde olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Özel okul ve dershanelerdeki durum ise daha karmaşıklaştı. Dershanelerde öğretmenlerin emeğinin hem yoğun ders saatleri hem de düşük ücretle sömürülmesi bilinen bir durum. Özel okullarda ise öğretmenlerin hem yüksek saatlerde derse girmesi hem de düşük ücretlerle çalıştırılmasının önüne geçilmişti. Ta ki 2014’e kadar: 2014 yılında Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler öğretmenlerin çalışma koşullarının zorlaştırılmasında önemli bir adım oldu. Madde 26-4’te haftada en fazla 15 saat aylık karşılığı, 15 saat ücret karşılığı derse girme şartı “haftada en fazla aylık karşılığı 20 saat, ders saati ücretli 20 saat olmak üzere toplam 40 saate kadar ders okutabilir.” şeklinde değiştirildi. Aynı zamanda yönetmelikte resmi kurum öğretmenlerinin ücretlerinden daha az aylık ücret ödenemez ibaresi kaldırıldı ve öğretmen ücretleri özel okul yöneticilerinin insafına bırakıldı.

Sonuç Yerine

Bu kısa yazı kapsamında her ki kitabın değindiği her noktayı özetlemek olası değil ama şunu söyleyebiliriz: Eğitimde yaşanan dönüşümler sistemin tüm paydaşları açısından yıkım anlamına geliyor. “Öğretmenliğin Dönüşümü”  ve “Öğretmen Olmak” kitapları uluslararası literatürde bir dönemdir tartışılan ama ülkemizde sınırlı şekilde dillendirilen bu değişim sürecini ele alarak, önemli bir eksikliği dolduruyor. Bu kitaplar her geçen gün piyasaya terkedilen, ahlak eğitimi adı altında gericileştirilen, sınav baskısı ile niteliksizleştirilen eğitimin bu cendereden çıkarılmasının bir yolunun öğretmene hak ettiği değerin verilmesinde olduğunu hatırlatıyor.

ÖĞRETMENLİĞİN DÖNÜŞÜMÜ, Hazırlayan: Ahmet Yıldız, Kalkedon Yayınları, 2014.
ÖĞRETMEN OLMAK, Orkun Saip Durmaz, Yayınevi, NotaBene Yayınları, 2014.



0 yorum:

Yorum Gönder