Bir Kadın Düşmanı/Reşat Nuri Güntekin (Demet ÇİZMELİ)


Mektup roman türünün edebiyatımızda önemli bir örneği olan Reşat Nuri Güntekin’in “Bir Kadın Düşmanı”,  Sara’nın babasına yazdığı mektupla başlar ve arkadaşı Nermin’e  mektuplarla devam eder. Güzel olduğu kadar zeki ve kurnaz bir kız olan Sara ile kadınlara düşman gibi gözüken Homongolos’un yaşamöykülerinden kesitler mektuplarla anlatılır. Roman iki bölümden oluşur. Birinci bölümde Sara, Erzurum’da görev yapan  babasına üç, arkadaşı Nermin’e ise on bir mektupta kendisiyle ilgili olayları anlatır. Ancak babasına yazdığı mektuplarda içten değildir. Babasının yanına gitmemek için çeşitli bahaneler öne sürerek istese de gidemediği izlenimini vermektedir. Annesinin Erzurum’a gidişiyle hastalandığı bahanesiyle dayısının taşradaki çiftliğine giden Sara, ilk günler sıkılsa da bir süre sonra bu küçük zeytinlikte kendisine gösterilen ilgiden hoşnut olur ve  kalmaya karar verir.

Olay örgüsü, arkadaşı Nermin’e yazdığı mektuplarla sürdürülür. Nermin ve babasının cevapları romanda yer almadığından Sara’nın kişiliğinin, yaşadıklarının yorumu başka bir ağızdan verilmez ve  Sara’nın mektuplarında  yüzeysel olarak geçiştirilir. Sara  gündelik yaşantısı, duygu ve düşüncelerini, olayları ayrıntılarıyla anlatırken iç dünyasını ortaya koyarak kendi tutkuları ve zaaflarıyla da yüzleşir. Karşılaştığı çevreden güzelliğiyle büyük ilgi görür ve gururu okşanmaktadır. Homongolos’la tanışması günlerinin akışı değiştirir. Asıl adı Ziya olan ama  yüzünün çirkinliğinden dolayı kayabalığına benzetilen, Homongolos diye anılan, zeki, kuvvetli ama bir kaya gibi hissiz, kadın düşmanı bu adama ilgi duyar ve onu elde etmek için her yola başvurur. Yaklaşımlarına rağmen karşılaştığı olumsuz tutum kadın düşmanlığı olarak algılansa da aşka uzak, sevmekten korkan bir adamın kaçışıdır. Sara tam amacına ulaşmak üzereyken Homongolos bir motosiklet yarışında kaza geçirip ölür. Olay örgüsünün tamamı mektuplarla sağlanırken, Cumhuriyetin ilk yıllarında alaturka hayattan alafranga hayata geçiş süreci etkilerinin toplumsal eleştirisi de  yapılır.
    
Romanın ikinci bölümünde Homongolos’un arkadaşı Necdet’e yazdığı “Ölüye Mektuplar” vardır. Bu mektuplara hiçbir zaman cevap alınamayacaktır ve bir iç döküş, itiraf niteliğindedir. Çirkinliği yüzünden ailesi tarafından terk edilmesiyle hırçınlaşmış bir çocuktan, sevmeyi kendinde bir hak görmeyen, korkan,  baskı altına aldığı güdülerini sporla ve motosikletle besleyen bir yetişkine uzanan Homongolos’un hikâyesi bu dört mektupta yer alır. Kadın düşmanı değil çirkinliğinden dolayı kadınlara bakmaya bile cesaret edemeyen biridir. Sara’nın güzelliğinde gördüğü hak, onun çirkinliğinde  hak görmemesi, kadınlardan kaçma yolunu seçmesidir. Ömrünün ilk duygusal yönelişi çöküşü olacak motosikletiyle ölüme sürükleyecektir kendini.
   
Birinci bölümdeki mektuplarda “ben” anlatıcılar,  dünyalarını iç dökme, itiraf gibi söylemleri, aracı kullanmaksızın doğrudan anlatmaktadırlar. Sara da Homongolos da içinde bulundukları psikolojiyi mektuplarıyla tespit ederler ancak çözüme ilişkin fikre Homongolos sahiptir. Hem kadın hem erkek anlatıcılara sahip olması bakımından roman çok seslidir. Bu çok seslilik romanı tekdüzelikten kurtarıp farklı bakış açılarına kavuşturmuştur. Bu çoğul bakış açısı okurun olayları değişik boyutlardan görebilmesine de olanak tanımıştır. 



BİR KADIN DÜŞMANI, Reşat Nuri Güntekin, İnkılap Yayınları, 1997


0 yorum:

Yorum Gönder