Bazı edebiyat yapıtları, cami avlusuna bırakılmış kimsesiz çocuklar gibi, bir köşede sessiz sedâsız doğar, yaşamları talihin, kısmetin, bahtın açıklığına bağlıdır.
Bazen yıllar sonra fark edilir, kimi zaman unutulur gider.
Gönüllü sürgün olarak 18 yıldır yurtdışında, ABD'de yaşayan, gazeteci-akademisyen-yazar Mahmut ŞENOL'un 2015 yaz başında gürültü patırtı çıkartmadan yayımlanmış hikâye kitabı, ortalıkta caka satan, rafları kaplamış kitaplar arasında uzaktan parlayan ışığıyla bir yıldız gibi görünüyor.
Mahmut Şenol, 15 yıl evvel başladığı romancılığının yan ürünlerini topluyor gibi, son olarak, romanlarında yer almadığını itiraf ettiği hikâyelerini yayımladı. İskenderiye Kitaplığı tarafından basılıp yayımlanmış, ¨Geçiyordum, Uğradım!¨ başlıklı on bir hikâyelik seçki, Türk öykücülüğünde Haldun Taner, Sait Faik, Memduh Şevket, Mehmet Seyda, Nezihe Araz, Umran Nazif gibi isimlerin kurduğu ekolün ardından yol aldığını gösterip, edebiyat eleştirmenlerince, âdeta ¨Rüştünü ispat¨ etmiş bulundu.
¨Phaselis Adağı¨, ¨Bay Konsolos¨, ¨Çerkes Âdil Paşanın Tahsildarlık Günleri¨, ¨Akhisar Düşerken¨, ¨Capon Çayevi¨ başlıklı romanları ve diğer yapıtları da bulunan Mahmut Şenol, nihayet, öykücülüğe başladı.
Genellikle romanlardan evvel öyküyle yola çıkılır, sonrasında romana geçilir diye bilinmekle beraber, tersinden gitmiş gibi, Şenol yapıtında her biri başlı başına ¨hikâye¨ olan anlatılarıyla, masalcılığını-roman yazarlığını tekrar okura gösteriyor.
Türk Edebiyatında öykücülüğün şiirsel bir tarzı zorlamak dışında okurun aklında kalacak bir şey anlatmadığını söyleyen Mahmut Şenol'un ¨Geçiyordum, Uğradım!¨ı, okunduktan sonra, başkalarına da anlatılacak söylenti olup okurun hafızasında yer ediyor. Bu anlamıyla, ¨Geçiyordum Uğradım¨ bir bakıma, meydanı doldurmuşlara karşı orta yaş üstü kuşaktan bir edebiyatçı tarafından yazılmış bir manifesto gibi okunuyor.
Şenol'un şiddetli biçimde muhalif göründüğü, yeni-sokak diliyle yazılmış, Türkçenin imla ve yazılım kurallarını hiçe sayan, bir ¨hadiseyi nakletmekten ziyade¨ , izlenimciliği öne çıkaran, anlatılan şeyin okurun algısına bırakıldığı yazı tarzının tam karşıtı bir hikâyecilik, bu yapıtta ortaya böyle çıkmış oldu.
Şenol, ¨Benim aktardığım hikâyeyi, Okur, bir dostuna gidip anlatabilir; oysa günümüzde Taner, S.Faik, K.Tahir, O.Kemal gibi yazarlarımızın kurduğu anlatı sanatını yok eden eserlere rast geliyoruz, okuyunuz, kitabı kapatınız, aklınızda tek bir şey kalırsa, lütfen beni arayınız!¨ diye iddia ettiğini anlamak için ¨Geçiyordum, Uğradım!¨ başlıklı kitabı edinmek, bu saatten ve böylesi bir savunudan sonra, edebiyat tutkunu Okurlara bir mecburiyet oldu.
Kitap hakkında yazan, öykücü-senarist Piraye Şengel, ¨İyi öykücüler Gökten zembille inmiyor, diyenler için, müjde! Gökten zembille iyi bir öykücü indi, diyebilirim. Edebiyatımıza yetkin eserler veren Şenol, bu kez de öyküleriyle ne kadar usta olduğunu kanıtıyor.¨ derken, roman yazarı-edebiyat ustası İbrahim Dizman, ¨....öyküleriyle, sıradan olduğunu bildiğimiz ama onun anlatışıyla yazınsal kişilik kazanan insanları, her gün içinde yaşayıp farkına varmadığımız çevre ayrıntılarını her zamanki kıvrak diliyle anlatıyor.¨ diye yazması Şenol'un bu son yapıtı üzerine merak uyandırıyor.
Kitap kapağı ise ilk öyküyle âdeta bütünleşen bir canlandırma-ilustirasyon eseri olarak göze çarpmaktadır. İngiliz, endüstri çağı ressamı Mark Elliott tarafından yapılmış çalışma, insanın tekliğini ve yalnızlığını anlatan bir temayla, ilk öyküyü kucaklıyor.
BirGün'ün kurulduğu ilk yıllarda uzun müddet ABD temsilciliği ve muhabirliğini yapan Şenol'un gazete yazıları arasında sürmanşete çıkan haberleri de olmuştu. Hâlen Cumhuriyet gazetesi dışhaberler sayfası yazarları arasında bulunan Şenol, farklı alanlarda kalem oynatmaya meraklı görünüyor. Arkitera Mimarlık dergisi, Roman Kahramanları, Türk Dili, Varlık Edebiyat dergisi, Açık Gazete, Mesele Kitap dergi gibi sıralanacak farklı yerlerde yazıları yayımlanan Şenol'un eski romanlarının şu günlerde, Alfa Yayımcılık tarafından ikinci baskıları da matbaaya verilmiştir. Kitaplarının ikinci bir kuşak tarafından okunacağına dair ümitlerini öğrendiğimiz Şenol'un, önümüzdeki Ekim ayında ¨Dalkavuk Hanım¨ başlıklı bir romanı da baskıyı bekliyor.
GEÇİYORDUM, UĞRADIM, Mahmut Şenol, İskenderiye Yayınları, 2015
0 yorum:
Yorum Gönder