Che’nin Ayak İzlerinde (Hatice EROĞLU AKDOĞAN)

Che’nin hayatıyla ilgili yazılmış çok sayıda kitap vardır. Bunlardan en önemlileri günlük tutma alışkanlığı olan Che’nin kendi yazdıkları çerçevesinde kurgulananlardır. Yakınları, çocukları ve en önemlisi onu idealleriyle buluşturan silah arkadaşı yoldaşlarının kattıkları Che üzerine olan yayın gerçekliğinin bir başka boyutunu oluşturmakta. Tabi bir de bunun dışında yaptıkları ve yapmayı düşledikleriyle devrimci bir fenomen haline gelen Che’yi kişiliği ve fiziki boyutuyla post modern piyasa ilişkilerine malzeme yapıp nemalanmaya çalışan kapitalistlerin yapıp ettikleri de vardır. Dolayısıyla da Che’nin devrimci anısına değer ve yakışır olanları aradan seçmek bu açıdan çok önemli hale gelmiştir.

Buradan gelmek istediğimiz nokta Che’ye ilişkin aramızda dolaşan bir kitaptır. Kitabın yazarları Che’nin hayatını adım adım takip edip, tanıkları ve belgeleriyle kronolojik bir hayat örgüsü oluşturmuşlardır. Kitabın “Cesur Bir Adam” ana başlığı yanındaki bütünleyici adı olan “Che’nin Kronolojik Hayat Hikayesi” kitabın gerçek anlamda da içeriğini teşkil ediyor.

   Kitabın hazırlayanı ve yazarı olan Adys Cupull ile Frolian Gonzalez’in kitaba başlarken düştükleri şu not Che’nin hayatına ilişkin yaklaşımımız açısından da çok anlamlı: “Kuzey Amerikalı felsefeci Ralph Waldo Emerson, insanın hayatının dünyanın gerçek öyküsü olduğuna inanırdı. Hiçbir masal, hiçbir roman, görevini yerine getiren yiğit bir insanın öyküsü kadar düş gücüne tatlı gelmez.”
              
Adım adım hayat yolculuğu
Anne babasının 1927’deki evliliği ve 1928 yılı 14 Haziran’ında Che’nin dünyaya gelişiyle başlayıp, kimi yerde gün gün, kiminde ay ay orijinal belge kayıtlarıyla devam eden kronolojik bir hayat hikayesi okumak, dışarıdan bakıldığında okurlara hiç de zevkli ve akıcı gelmeyebilir. Ancak bu kitapta çoğu başka kitaplardaki genel veya sübjektif yorumların aksine Che’nin hayatına ilişkin somuta dayalı tüm belge ve tanıklıklara siz de şahit oluyor; onun neler yaptığını kendi gözlerinizle görür gibisiniz.

Che Güney Amerika yolculuğuna çıkıyor siz yanındaki arkadaşısınız. Che annesine mektup yazıyor siz okuyorsunuz. İlk hastasını muayene ediyor ve ilk teşhisi koyuyor siz buna da tanıksınız. Che Fidel ve Raul ile tanışıyor siz yanındasınız. Granma yatıyla Küba’ya devrimi tamamlaya gidiyor siz de oradasınız. Astım nöbetlerinde o acı çekerken en yakın dostunuza yardım etme hissine kapılıyorsunuz.   Küba’da kentleri ele geçirme mücadelesinde, Santa Clara savaşında ustalaşan bir asker oluşunu seyrediyorsunuz. Devirim ve devrimin inşa sürecinde nasıl kabına sığmayan bir devrimci oluşunu anlıyorsunuz. Birlikte gezinti yapıyor, fotoğraf çekiyor, spor yapıyor, konferansını dinliyor, çocuklarıyla oynayıp neşelenmesine siz de seviniyorsunuz…. Che’nin dışında, Che’yi kuşatan bir dünya da var. Yazarlar o sürecin dünyasını da Che’nin ayak izlerinin etrafında göstermeyi de ihmal etmiyorlar.

1954/ 10 Ekim: Che annesine şunları yazdı:’ Nihai zafere inanıyorum, ama eyleme katılanlardan mı olacağım yoksa yalnızca bir seyirci olarak mı kalacağım, orasını bilemiyorum.”
1959/ 2 Ocak: Fidel, Che’ye Havana’ya gitmesi ve La Cabana Kışlası’nı ele geçirmesi talimatını verdi. Camilo’nun görevi, Columbia garnizonunu teslim almaktı.
3 Ocak: Che, gece yarısından sonra, 1 numaralı nizamiye kapısından La Cabana kalesine girdi. Garnizon’un askerlerini poligonda, düzgün sıralar halinde dizilmiş, bekler buldu.
23 Ocak: Revolucion gazetesinin bürolarını ziyaret etti.
16 Haziran: Kahire’ye vardı ve Cumhurbaşkanı Cemal Abdülnasır ile tanıştı.
13 Temmuz: Rangun’dan teyzesi Beatriz’e mektup yazdı.
1967/ 5 Mart: Vurdukları küçük kuşları ve topladıkları palmiye meyvelerini yediler.
23 Eylül: Bir portakal bahçesinde mola verdiler.
7 Ekim: Che günlüğüne 17 adamın solgun ay ışığı altında yorucu bir yürüyüşe çıktığını yazdı.   
Kronolojik örgülü bir hayat kitabında kimi zaman Che’nin izi kaybolsa da, biyografiyi gün gün oluşturmak yazar için hiç kolay değildir. Emek, masa başı emeğinin çok çok ötesindedir. Ev ev, şehir şehir, ülkeler, arşivler, müzeler…  Sayısızca denilebilecek başvuru noktası yazarların uzun yıllar çok yönlü emek harcadığının bir göstergesi ki yazarlar kitapta sadece bir sayfayı teşekkür ettikleri kurumlara ayırmış bulunuyorlar. Dergiler, tanıklar, kitaplar, resmi arşiv kayıtları olmadan 14965 günü içeren özgün bir yapıt oluşturmak olanaklı olamazdı.

Kitabın yayıncısı Yar Yayınları da arka kapağa şu notu düşmüş: “Adys Cupull öğretmen ve gazeteci, Froilan Gonzalez ise hukukçudur. Bu Kübalı çift, on yıldan fazla bir süre, Komutan Ernesto Guevara’nın yaşamıyla ilgili araştırmalar yaptı. Bu çalışmalar sırasında, Che’nin ayak izlerini takip ederek Bolivya ormanlarına gittiler. Latin Amerika ve Avrupa ülkelerini ziyaret ettiler. Amaçları, Che’nin hayatına günbegün ışık tutmak ve en önemli yönlerini yeniden yaşatmaktı.”

Che’nin anne babasının 1927 yılında evlenmesiyle başlayan takip,  katledilmesinin ardından savaş günlüğüne ilişkin çarpıtma ve tartışmalara son noktanın konulmasıyla, 10 Temmuz 1968 tarihinde sona eriyor. İçimizi Che’nin ayak izlerinin silinmesinin hüznü kaplıyor.  

CESUR BİR ADAM- CHE’NİN KRONOLOJİK HAYAT HİKAYESİ, Adys Cupull, Froilan Gonzalez. Çev. Nadiye R. Çobanoğlu. Yar Yayınları, 2013.                  

0 yorum:

Yorum Gönder