“Teatral” Bir İnadın Serüveni (Duygu ÇELİK)

• Siz ne iş yapıyorsunuz?
• Tiyatrocuyum.
• Burda Kürtçe Hamlet oynuyor biliyor musunuz?

Tabii ki biliyordum. Aralık 2012. Yolum Amed’e düşmüş. Havaalanından Dağkapı’ya giderken minibüs şoförünün “Kürtçe Hamlet” gururuna şahit oluyorum. Oyunu seyretmemiş daha; ama önemli buluyor Hamlet’in Kürtçe oynanmasını. Biliyorum ki; şoförün umrunda değil Hamlet’in eylemsiz eylemsiz tiyatro sahasında salınması. O, oyun boyunca bir türlü harekete geçemeyen Hamlet’in Kürtçe konuşmasından pay çıkarıyor bölgede yıllarca süren eylem hallerine. Sahnede Kürtçe konuşmak bir eylemdir Hamlet’in eylemsiz bedeninde, önemsiyoruz minibüs şoförüyle. Önemseme konusunda yalnız değiliz diye düşünüyorum. Şimdi isim verip rencide etmek istemiyorum. Geçmiş ama izi kalmış bir zamanda, “İsmi lazım değiller” toplanmışlar ve Kürtçe’yi o kadar çok önemsemişler ki yok saydıkları bu dili yasaklamışlar. Bunlar hep çok önemsemekten işte (!). Aragon abimiz boşuna dememiş,  “...ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi”. Çok kırmışlar, kızdırmışlar,...öldürmüşler. Ve ölenlerin hiçbirinin hayaleti görünmemiş ortalıkta, derseniz Hamlet’te hayalet var, o bir oyun sonuçta.  Ama “Kürtçe Hamlet” sadece bir oyun değil aslında. Varolma biçiminin “teatral” inadı. Bu inadın serüvenini ben anlatmayayım, anlatan çok önemli bir çalışmayı tanıtayım izninizle, dilim döndüğünce;

“Şanoya li Jêrzemînê“ (Yeraltındaki Tiyatro): 1991-2013 yılları arasında Türkiye’de oynanan Kürt Tiyatrosu afişlerinin derlendiği bu önemli çalışma, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Yayınları tarafından 2014 yılında basıldı. Bu önemli çalışmanın başındaki isim, Destar Tiyatro’nun kurucularından olan Mîrza Metîn. 2012’de 1. Amed Tiyatro Festivali kapsamında tiyatro afişleri sergisinin açılmasından sonra bu projenin kitaplaştırılması gündeme geliyor. Mîrza Metîn, MKM (Mezopotamya Kültür Merkezi) bünyesinde çıkarılan Jiyana Rewşen dergisinin arşivinin 50 liraya kağıtçıya satılmasının kendisine hissettirdiği kızgınlıktan, acıdan güç alıyor ve Kürt tiyatrosu tarihinin Türkiye’deki belleğinin tozunu bu önemli derlemesiyle bir nebze almış oluyor. İçeriğinde 29 tiyatro grubu, 1 dans grubu, 104 oyun, 111 afiş ve 1 afiş eskizi bulunan çalışmada dikkat çeken bir nokta oyun künyelerinde bazı insanların soyisimlerinin olmaması. Metîn, bunun sebebini “Kürtçe” tiyatro yapmaktan kaynaklı olarak kod isim kullanılması ya da hiç soyisim kullanılmamasına, diğer yandan sadece hafızaya dayanarak yazılan künyelerde soyisimlerinin hatırlanmamasına bağlıyor. Çalışmanın bir dikkat çekici yönü de; oyun özetlerinden anlaşılacağı üzere; Kürt tiyatrosunun, Kürtlerin yaşadıkları sorunlardan kopuk olmadığını kanıtlar nitelikte olması. Bir anlamda; tiyatro yapma motivasyonunu Kürt olmaktan alan bir anlayışın serüvenine tanıklık ediyoruz. Gruplar hakkında bilgiler, grupların oynadığı oyunlar ve oyun özetleri, oyun künyesi gibi bilgilerin toplandığı kitabın içindeki afişler de serüvenin karanlık seyrine eşlik edecek şekilde sergileniyor. İktidarın tahakkümcü sesini duyduğumuz dönemden birileri sesleniyor bu kitabın içinden. 1991’den 2013’e,... Evdirrehîm Rehmî  Hekarî’ye, Celadet Ali Bedirhan’a, Musa Anter’e, 1990’dan sonra gerilla saflarına katılan tiyatroculara ve nicelerine selam gönderiyor, bu kitap. Kürt tiyatrosu deneyiminin 20 yılına şahitlik etmeye çağırıyor. Metîn, bu kitabı, yıllarca yok sayılmış, yasaklanmış bir dilin yurdunu tiyatro mekanında arayanlara ithaf ediyor;

Ji bo bîranîna,
kesên xwe ji xweliya xwe xuliquandine...
kesên li jêrzemîn û li jozermînê ne…
kesên xeyalên xwe kirine şirîkên azadiyê…
û  kesên ku bi laş û  deng û bêjen xwe agirê şanoya li jêrzemînê gur kirine…
*
Kendini kendinden doğuranlara…
Yeraltındakilere ve yeryüzündekilere…
Hayallerini özgürlükle birleştirenlere…
Bedenleri, sesleri ve sözleriyle yeraltındaki tiyatroyu büyütenlere...

Kürt tiyatrosunun perdesini iktidar kapatmış yıllarca. “Oyun bitti, dağılın!” demiş, gözaltına almış oyuncuları; ama oyun hiç bitmemiş. Kürt inadı! En sevdiğim. Bizim de selamımız inadına Kürtçe tiyatro yapmışlara, yapanlara olsun. İnadınız daim olsun, umarım ki; yeraltından gelen sesleri bir gün herkes duysun.

ŞANOYA Lİ JÊRZEMÎNÊ (YERALTINDAKİ TİYATRO), Mîrza Metîn, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Yayınları, 2014.

0 yorum:

Yorum Gönder