“Eşcinsellerin kurtuluşu, heteroseksüelleri de özgürleştirecek” sloganıyla 127. sayısını çıkartan Kaos Gl dergisi, LGBT bireylerin çalışma alanlarında yaşadıkları zorlukları ve verdikleri mücadeleyi ele alıyor. Sayının dosya konusunu da - 10-15 Aralık’ta Ankara’da gerçekleşecek “Ayrımcılıklara Karşı Sempozyum”da da tartışılacak olan -“Sosyal Politikalar” olarak belirliyor.
Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireylerin aile içinde başlayıp sosyal yaşamda devam eden ve toplum tarafından “aile değerleri”, “müstehcenlik”, “genel ahlak” kılıflarıyla süslenerek maruz kaldıkları ayrımcılık kendini yakıcı bir biçimde iş alanında da gösteriyor. “Peki bu konuda ne yapmalı?” sorusuna cevap arayan bu sayıda Elif Tuğba Doğan yazısında ilk başta görünürlükleri sebebiyle bu ayrımcılığı en can acıtıcı biçimde yaşayan ve çalışma/yaşam alanlarında devletin göz yummasıyla fiziksel şiddete, nefret cinayetlerine maruz bırakılan trans bireylerin pratiklerini bizimle paylaşıyor.
Yukarı da saydığımız ve dillere pelesenk olmuş kılıflar sebebiyle çalışma alanından dışlanmaları “normalleştirilen” ve çoğu zaman eğitim, barınma, sağlık kısacası yaşama haklarını edinebilmek adına seks işçiliğine mecbur bırakılan trans bireylerin işgücü piyasasından dışlanma pratiklerinin ardından LGB bireylerin bu alanlarda yaşadıkları zorluklar anlatılıyor. Anlatılan şeyler her ne kadar aşikâr olsa da vuruculuğunu okurken yitirmiyor. Çünkü Doğan’ın da yazısında belirttiği gibi mesele “açık olmak” ya da “olmamak” üzerinden dönüyor. Yapılan görüşme ve araştırmaları bizimle paylaşan Doğan’ın yazısında LGB bireylerin büyük ölçüde iş alanında veya başvurular esnasında cinsel yönelimlerini saklamaktan yana olduğunu belirtiliyor. Bireylerin kendilerini görünmez kıldıkları oranda iş ve sosyal hayatta toplum tarafından görünürlüklerinin arttığı yakıcı bir şekilde yazıda sunuluyor.
Bu soru ve sorunların çözümüne dair ise - konunun iyi bir dökümünü yapan ve çözüm yollarını araştıran- yazar yazısını şu cümlelerle bitiriyor “Toplumsal adalet ve barış hedefi tüm kesimlerini içerdiği ölçüde gerçekleşebilir. LGBT örgütleri kadar sendikaların, akademinin ve diğer sivil toplum kuruluşlarının konuya duyarlı olmalarına ihtiyaç vardır.”
Dosya dışı yazılarda ise Cenk Erdem’in Neşe Karaböcek ile yaptığı röportajı ve Selçuk Candansayar’ın “Adalet’in iffeti var mı?” adlı yazısı ilgi çekici.
Ömer Kavur’un İlk Dönem Filmlerinde Toplumsal Gerçekçilik
-
Fatih Serdar Özgültekin *
*Ömer Kavur’un İlk Dönem Filmlerinde Toplumsal Gerçekçilik*
*Özet*
Türkiye sinemasının *auteur* sıfatını taşıyan yönetmenleri ...
0 yorum:
Yorum Gönder