Bilimde Başarının Kılavuzu (Nuriye BİLİCİ)

1735’te, 18. yüzyılın Isaac Newton’la birlikte en tanınmış bilimcisi olarak kabul edilen İsveçli doğabilimci Carl Linnaeus tüm zamanların en gözü pek araştırma projelerinden birini başlattı. Dünyadaki bütün bitki ve hayvan türlerini keşfetmeye ve sınıflandırmaya niyet etmişti. 1759’da, süreci kolaylaştırmak için her türe iki kelimelik Latince isim vermeye başladı; örneğin evcil köpeğe Canis familiaris, Amerikan kızıl akçaağacına da Acer rubrum dedi.

Lannaeus’un, türlerin sayısının kaç çıkacağına dair 10’un katı cinsinden bile hiçbir fikri yoktu (yani 10.000 mi, 100.000 mi yoksa 1.000.000 mu olacak bilmiyordu.) Uzmanlık alanı olan bitki türlerinin 10.000 civarında çıkacağını tahmin ediyordu. Tropikal bölgelerin zenginliği konusunda bilgisi yoktu. Günümüzde bilinen ve sınıflanan bitki türü sayısı 310.000’dir ve bu sayının 350.000’e ulaşması bekleniyor. Şu anda bilinen toplam tür sayısı, hayvanlar ve mantarlar ilave edildiğinde 1.9 milyonu aşıyor ve 10 milyona ulaşması veya aşması bekleniyor. Canlı çeşitliliğinin “karanlık maddesi” bakterilere gelirsek, 2013’te aşağı yukarı yalnızca 10 bin türü biliniyor, fakat sayı artıyor ve küresel listeye daha milyonlarca tür eklenmesi olası. Öyle ki, tıpkı 250 yıl önce Linnaeus’un zamanında olduğu gibi, dünya üzerindeki canlıların çoğu hâlâ bilinmiyor.

Biyolojik çeşitliliğe dair cehaletimiz sadece uzmanlar değil, herkes açısından bir sorun teşkil ediyor. Hakkında bu kadar az şey bildiğimiz gezegeni nasıl idare edip koruyabileceğiz? Yakın zamana kadar çözüm çok uzak görünüyordu. Bilim insanları ne kadar çalışsalar da yılda ancak 18 bin civarında yeni tür bulabiliyorlardı. Bu hızla devam edecek olsalar bile bütün biyolojik çeşitliliği açıklamak iki yüz yıldan fazla zaman alacak gibi görünüyordu ki, bu süre Linnaeus’un girişiminden günümüze kadar geçen süreye denktir. Buradaki sorun tamamen teknoloji ile ilgiliydi. Tarihsel nedenlerden ötürü, referans numunelerinin büyük bölümü Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da bulunan az sayıdaki müzeyle sınırlıydı. Organizma sınıflandırma bilimi taksonomi ile ilgili verilere ulaşabilmek için bu bölgeleri ziyaret etmek gerekiyordu. Tek alternatifi numunenin posta ile gönderilmesiydi ki, bunun sakıncalarını kolayca tahmin edebilirsiniz.

Bilimsel bilgi miktarı, artış hızı disiplinden disipline farklılık gösterse de, on beş-yirmi yılda bir ikiye katlanıyor. 1600’lerden bu yana günümüzdeki olağanüstü büyüklüğüne ulaştı. Görünüşe göre neredeyse dikey olarak büyümeye devam etmekte. İleri teknoloji de benzer bir tempoda gelişiyor. Birbirleriyle ittifak halindeki bilim ve teknoloji yaşamlarımızın bütün boyutlarına yayılıyorlar. İşte 2003 yılında her ikisinin bir araya gelmesiyle içinde referans numunelerinin yüksek çözünürlüklü fotoğrafları olan, bütün türler hakkındaki bilgilerin sürekli güncellendiği çevrimiçi yaşam ansiklopedisi oluşturuldu. Herkese açık olan bu kaynakta, kırkayak, kabuk böceği ve kozalaklı ağaç gibi her tür grubuna koleksiyon yöneticileri tarafından yeni bilgiler giriliyor.
Biyolojik çeşitlilik çalışmalarındaki gelişmeler ne kadar hızlıysa, diğer disiplinlerdeki değişim ve dönüşümler de o kadar hızlı gerçekleşiyor. Öyle ki, herhangi bir bilim dalının gelecekteki on yılında yaşanacak gelişmeleri tahlil etmek neredeyse imkânsız. Kuşkusuz keşifler ve bilgi birikimindeki hızlı gelişme bir zirveye ulaşacak ve belli bir seviyeye oturacak. Yine de bu aşamaya gelinmesi 21. yüzyılın sonunu bulacak ki bu esnada insanlık koşulları radikal biçimde değişecek ve bugünün standartlarıyla zar zor tanınan formlara dönüşecekler. Bu süreçte bütün disiplinler yeni araştırma alanları meydana getirecekler.

Dünyanın önde gelen biyolog ve doğabilimcilerinden biri olarak kabul edilen ve yıllardır bilimadamlarının yetişmesine önemli katkılarda bulunan Edward O. Wilson, bilimde başarılı olmak, geleceğin dünyasında yer edinmek isteyen gençler için kılavuz niteliğinde bir çalışma yayınladı. Genç Bilimadamına Mektuplar başlığını taşıyan bu eserinde, adından da anlaşılacağı üzere samimiyetin ve yakınlığın dili olan mektup yöntemini tercih etmiş. Bilim yapmanın ön şartları olan tutku ve eğitim yeterli değil Wilson’a göre; nasıl bir yol izleyeceğinizi de bilmeniz gerekiyor. Doğru seçim yapmaktan yaratma sürecine, başarının ve başarısızlığın getireceği ve ödemeniz gereken bedellere varıncaya kadar aşama aşama yol gösteren bir kılavuz bu. Bilim alanında çalışmak isteyen gençler için gerekli bütün referansları içeriyor.

GENÇ BİLİMADAMINA MEKTUPLAR, Edward O. Wilson, (Çev.) Mihriban Doğan, Say Yayınları, 2014.

0 yorum:

Yorum Gönder