Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz'ün yaşamını "Eşekle Gelen Aydınlık" adıyla kitaplaştıran, kendisi de bir kütüphaneci olan Aydın İleri bu kez de farklı bir çalışmaya imza attı. İleri, farklı meslekten 72 ismin birbirinden güzel ve unutulmaz bisiklet öykülerini bir kitapta topladı.
Yaşamımın ilk 8 yılı Cankurtaran'da geçti. Ali Şevki Korkmaz öğretmenimin bana okuma yazmayı öğrettiği Cevri Kalfa İlkokulu'nun arka kapısının açıldığı Şadırvan Sokağının girişinde, bisiklet de kiralayan, bir bisiklet tamircisi vardı. Bisiklet kiralayanlar, ne yazık ki o çıkmaz sokağın dışına çıkamazdı. Yasaktı. O sokakta bir kaç kez üç tekerlekli bisiklet sürdüğümü hatırlıyorum, belki de annemden yalvar yakar aldığım bir kaç lirayla... Hiç bisikletim olmadı. Ailesini kıt kanaat geçindiren babamdan böyle bir isteğim de olamazdı zaten. Kendimi yerlere atmadım, ağlamadım, sızlamadım da bana bisiklet alsınlar diye... İmkânı olsa zaten babam bize bisiklet alır, diye düşünmüş de olabilirim. Fakat bisiklet sürenlere imrenerek baktığımızı da inkar edemem.
Aydın İleri'nin hazırladığı ve Yitik Ülke Yayınları tarafından yayımlanan "Bisiklet Öyküleri" adlı kitabı görünce ilk anda geldi bunlar aklıma... Çocukluğu bisiklet üzerinde geçen 72 ismin ilgiyle okuyacağınızı düşündüğüm bisiklet öyküleri yer alıyor kitapta... Tutkusunu oğlu Barış'a da aşılayan Aydın İleri ile Bisiklet Öyküleri üzerine söyleştik.
Aydın, ilk bisikletini anlatarak başla istersen?
İlk bisikletim 3-4 yaşlarda Gülsuyu Mahallesinde yaşadığımız gecekonduda sürdüğüm üç tekerlekli bisikletimdi. Çocuk bisikleti olmasına rağmen amca çocuklarından zor fırsat bulup sürüyordum. O gün ev içinde sürdüğüm uzunca salon kocaman bir bisiklet pisti gibi geliyordu bana. Üç tekerlekli bisikletten sonra çoğu zaman başkalarından rica minnet bir tur versene diyerek sürdüğüm bisikletler var.
Böyle bir kitabı hazırlatacak kadar büyük bir tutku muydu sizin ki?
Çocukluğunun büyük bir bölümünü bisikletsiz geçiren biri için hem özlem hem tutkuydu benimkisi. Bisikletin bende önemli bir tutku olduğunu sevgili Aydan Çelik’in “Bi Tur Versene” kitabını okuduktan sonra keşfettim. Hem tutku hem de yaşanılır bir dünya ve Türkiye için bir yazma zorunluluğu, görevi hissettim. Bisikletin çocukken sürülen bir eğlence oyun aracı olamadan öteye bir gerçekliği var. Bisikletli bir yaşam hem sağlık hem ekolojik olarak bir gereklilik. Hayatımızın bir parçası olana kadar bisiklet kültürü için hep birlikte çalışmalıyız. Dünyada bisikletin yaygın kullanımına baktığında biz halen başlangıç noktasındayız. Bu kitap bisikletin Türkiye’de yaşamsal bir kültür olması için minik bir adım.
Çocukluktan yetişkinliğe giden yolda, bisikletin insandaki çağrışımları nasıl bir değişim gösteriyor?
Çocuklukta bir eğlence ve oyun aracı olan bisikletler, bizler büyüdükçe farkındalıklarımız arttıkça bir ekolojik taşıt oluyor. Özgür olduğumuz, kendimizi dinlediğimiz, kolektif hareket ettiğimiz, tüketmeyen, sağlık veren bir ulaşım aracı. İş yaşamından zaman buldukça sürülen bisiklet bazen işe bile bisikletle gidilen-gelinen bir yaşam tarzına dönüşüyor. Çocukken yer eden algı yaşanılabilir bir dünya için bizi yönlendiriyor.
72 ismin yazdıkları öykülerde buluştukları ortak noktalar neler oldu?
Hemen hemen kitaba eser veren herkesin çocukluklarının ne kadar verimli ve keyifli geçtiğine şahit oluyoruz. Bazen hüzün, bazen mutluluk bazen kanayan bir diz, bazen bir yara kabuğu, bazen çalınmış bir bisiklet, çoğu kırmızı. Çocukluğa büyük bir özlem, zaman yolculuğu, haylazlık ve yaratıcılık öne çıkan otak paydalar.
Bu kitap neden önemli? Hayatında hiç bisiklet sürmemiş birileri olduğunu da unutmadan...
Kitap bisikletli ve bisikletsiz bütün çocuklara, yetişkinlere zamanda bir yolculuk. Bir zaman tüneli. Belki bir zaman bisikleti. Birbirinden değerli yazarların buluştuğu bu kitapta bisiklet ve edebiyat buluşması var. Pedalların edebiyatla dönmesi mutluluk verici. Her yaştan okura seslenen, bisikletin yaşamımızda bıraktığı derin izleri, bilinç altındaki özlemleri, yüzde beliren bir gülümsemeyi bize hatırlatan bir kitabın önemi bisikletin hayatın bir parçası olduğu “bisikletin hayat olduğu” mesajını yaymak. Bisikletin toplumsallaşmasına aracı olmasından önemli bir girişim. Kitapta yazan herkes rol model. Başarılı gazeteciler, televizyoncular, çocuk ve gençlik edebiyatı yazarları, kütüphaneciler, müzisyenler, tiyatro sanatçıları, STK temsilcileri, bisikletçiler ve bisiklet sevdalıları kendilerini, bisiklete olan özlemlerini ve sevdalarını yazdı. Bir farkındalık yaratmak, yaşanılır bir dünya için bir “çevreci bir yaşam aracı” olduğunu bir daha hatırlatma fırsatı.
Peki bisikletin edebiyattaki yeri nedir?
Bisiklet öyküye, romana, şiire ve özellikle çocuk edebiyatına yaygın olarak girmiş durumda. Hem dünyada hem de ülkemizde benzer bir ilişki. Pedalların döndüğü edebiyat sahneleri fazlaca var. Neredeyse yeni bir kitap konusu.
Dünya edebiyatında Wiliam Saroyan'ın bisiklet tutkusunu, Henry Miller'in ilk aşkının bisiklet olduğunu bilmeyen yoktur.
Bisiklet dendi mi sevgili yazar Bilgin Adalı’yı unutmamalı “Zaman Bisikleti” çocukların sevgilisi olan bir Türk Çocuk Yazını klasiğidir. Bisiklet ile hayal kurmayı harmanlayarak zamanda yolculuk yapan bir bisiklet yapmıştır. Ondan bisikletle ilgili çok anı dinledim hemen her kitabında özellikle “Kaledibi Sokağı”ında Antalya Kaledibi’nde çocukluğunun en güzel zamanları bisikletle geçtiğini yazıyor. Edebiyat ve bisiklet denince Bilgin Adalı’ya bir saygı duruşu yapmamak olmazdı.
Türk Edebiyatı’nda zamanda bir yolculuk yaparsak, Bisiklet Öyküleri kitabı yazarlarından, sevgili ağabeyim Sunay Akın kitap için yazdığı yazısında şöyle değiniyor; “Naziler Paris’i işgal ettiklerinde kentten kaçanlar arasında, Paris Radyosu’nun Türkçe yayınlar bölümünde spikerlik yapan ve bir yandan da okula devam eden bir genç şair de vardır. 1940 yılının 13 Haziran günü bir bisikletin sırtında pedal çevirerek uzaklaşan şair, Bordeaux’ya ulaşır on gün sonra. Bu arada, yolunun üstünde olan bir kentin, ayrılmasının hemen ardından Alman savaş uçakları tarafından bombalanışına tanık olan şair Cahit Sıtkı Tarancı’dır.”
...
Şiirimizde ise bisiklet için dizeler yazan ilk şair Tevfik Fikret’tir:
“Güzel, evet bu revişler, güzel bu cazibeler,
Güzel; fakat bu tehalük nedir, değilse eğer
Hayatı birkaç adım fazla koşturup yormak?..”
...
1930 yılında, Son Posta gazetesinin çocuk sayfasında bir şiir yarışması düzenlendiğinin ilanı yer alır. Yarışmaya “Yıldız” imzasıyla katılan “Hastalık” adlı şiirin yayımlanması tartışmalara yol açan şair Nazım Hikmet’tir.
“Yatakta bir hasta var
Bu bisiklete binip bu yataktan uzaklaşmalı
Eğer bisiklete binip bu yataktan uzaklaşırsa arkasından bağıranlar çok
Yedi kişi
Kaçma hastasın, uzaklaşma hastasın. Aldıran kim?
Ben kaçıyorum Yıldırımlar gibi Yıldırım”
BİSİKLET ÖYKÜLERİ, Haz.: Aydın İleri, Yitik Ülke Yayınları, 2015.
0 yorum:
Yorum Gönder