Yayınevlerine Sorduk

Novellanın yayınevleri nezdinde nasıl bir yeri olduğunu, novellanın gelişimini nasıl değerlendirdiklerini merak ettik. Onlara sorduğumuz soruya aldığımız yanıtları aşağıda okuyabilirsiniz.


“Son yıllarda Türkiye'de bir novella patlaması yaşanıyor desek yeridir. Bunun bir yandan hızlı üretimle, çağın koşullarıyla ilgisi olduğunu düşünülebilirse de, öte yandan novella türünün kendisine has imkanlarının henüz yeterince keşfedilmemiş olmasıyla ilgili olduğu da düşünülebilir. Bu bağlamda yayınevinizden çıkan çeviri ve telif eserlerden hangilerini "novella" olarak tanımlarsınız? Bu türün olanakları nelerdir ve nasıl bir ihtiyaca yanıt verir?" 

Levent Cantek
İletişim


İletişim Yayınlarına her ay 60 ile 70 arası edebiyat dosyası geliyor. Bunu niye söyledim? Kitap seçimlerimizi ister istemez bize gönderilen dosyalardan yapıyoruz. Şöyle bir ayrım yapabilirim, taşradan gelen dosyalar haricinde, belki buna emekli olduktan sonra yazan görece yaşlı amatör yazarları da katabilirim, kimse artık uzun yazmıyor. Metropolün genç yazarları geçmişle kıyaslarsak, başka bir dil ve temponun içindeler. Şu da olabilir, çok novella yayınladığımız için söylüyorum bunu, nihayetinde bir editöryal tercihte bulunuyoruz, hikayeyi, dili ve kurguyu yazarla konuşuruz, romanın hantallaştığı yerlerde toparlamalar öneririz, bağlam dışında kalan yerlerle ilgili kısaltmalar isteriz. Bu tercihimizin de bir sonucu oluyor, bir oturuşta okunabilecek kitaplar yayınlamış oluyoruz. Şunu demek istiyorum, bize kitap olması için gönderilen dosyalar uzun değiller ve biz de öyle ya da böyle onları da kısalttırıyoruz galiba. Okur, bu kısa kitapları bitirerek "kitap okudum" deme zevkine-başarısına ulaşıyor diyen batılı eleştirmen ve yayıncılar var. Okur eskisi kadar vakit bulamıyor, çok fazla ilgi çekici unsur var hayatta, bu nedenle novella yükselişte diyenler de var. Doğrusu ben işin bu tarafıyla ilgilenmiyorum, mutfaktayım, eldeki malzemeye göre yemek seçiyor ve menüyü yemeklere göre belirliyorum gibi geliyor bana.






Semih Gümüş
Notos

Doğrudur, biz yazdıklarımızı öykü, roman, belki uzun öykü olarak tanılar, kendimizi onların içinde görürüz. Novella adıyla belirtebileceğimiz tür bunların dışında gibi durur. Biraz Batılı bir tür. Bizim pek denemediğimiz. Gerçi eskiden de Bilge Karasu, Ferit Edgü, Demir Özlü gibi yazarlar kendi yazdıkları metinlerin bazılarını böyle görmüştür ama sınırlı kalmıştır.
Sonunda ben yazdıklarımıza bir ad, terim kullanmayı, onları o adını verdiğimiz tür içinde kalıba sokmayı çok da gereksiz görüyorum. Ama novella gibi bir türün özellikleri olduğu da düşünülebilir. Öykünün içeremeyeceği genişliği romanın esnekliğinden de kurtaracak bir tür novella. Sanırım böyle anlatmak yeterli. Demek ki olanaklı bir tür.
Notos’ta yayımladığımız kitaplar arasında, bence harika bir yazar olan Meksikalı Mario Bellatin’in Güzellik Salonu ve Çin Daması da birer novella. Bu çok sıra dışı iki novellayı okumayanların mutlaka okumasını öneririm.
Öte yandan, gitgide daha çok tanıtmaya başladığımız Şilili genç yazar Alejandro Zambra’nın Bonzai romanı da tam anlamıyla bir novella. Üstelik öylesine çarpıcı bir pırıltısı var ki.
Bu arada kimi yeni yazarların, yazarlarımızın novella yazdığını, onların da yakın gelecekte ortaya çıkacağını belirtebilirim.



Kaya Tokmakçıoğlu
Aylak Adam



Novellanın "ara" bir form olarak büyük olanaklar barındırdığından kesinlikle bahsedebiliriz. Hele edebi türlerin iç içe geçtiği günümüz yazın dünyasında, metinlerarasılığın yoğun olarak metinleri etkilediği bir çağda novella çok daha fazla rol alıyor kanımca. Yayınevimizin de yayımladığı kimi yapıtlardan novella olarak bahsetmek kesinlikle mümkün; bunu belirtirken özellikle herhangi bir uzunluk-kısalık ikiliğini düşünmediğimi eklemek isterim. Örneğin yayınevimizden çıkan Pirandello'nun "Biri, Hiçbiri, Binlercesi", Hakan Akdoğan'ın "Varlık ve Piçlik"i, Joyce'un Dublinliler'deki uzun öyküsü "Ölüler", Henry James'in "Pandora"sı ve Fitzgerald'ın "Benjamin Button'ın Tuhaf Hikâyesi" novella olarak sayabileceğim metinler.
Bunun dışında edebi bir tür olarak novellanın öykü ve romanın arasında kalmasından çok, onların dezavantajlarını aşan bir yanı olduğunu da düşünüyorum. Her şeyden önce türlerarası geçirgenliğe daha elverişli bir tür novella. Bu da edebiyatın ufkunu genişletmesine ve olay örgüsü, karakter-tip ikilemi vb. herhangi bir yapıtın önemli özelliklerini metne uygun bir biçimde yoğurmasına el veriyor. Şiir nasıl vazgeçilmez ve kurucu bir edebi form ise novella da o derece vazgeçilmez ve edebiyatı geleceğe taşıyacak bir form.


0 yorum:

Yorum Gönder