O Gülü Kalbimize Gömdük (Hasan TURHAN)

“Anneme de ki, ben doğduğumda sevindi. Ben öldüğümde de eminim ki çok üzülecek ama sonumun ne olacağı belli değil, kendini her türlü sona hazırlasın.” Maraş'ta işkencede öldürülen devrimci öğretmen Ali Ekber Yürek'in annesine iletilmesini istediği sözlerdi bunlar. Kim bilir belki de sonunu öngörmüştü. Ama bütün bunlar dünyayı daha yaşanılabilir bir yer yapmak içindi. Ne de olsa kolay değildi erken ölmek.

Şükran Lılek Yılmaz'ın Dersim Yayınları'ndan çıkan Ali Ekber Yürek “Ben Dünyayı Değiştirmeye Talibim” adlı kitabı 1980'li yılların öncesi ve sonrasıyla, o dönemdeki Dersim'in ve Maraş'ın kırsal kesimdeki aile yaşantısına, sosyo-ekonomik yapısına, insan ilişkilerine, Kızılbaş ve Alevilerin yaşantısına, insanların neden ve nasıl politik olma ihtiyacı duyduklarına, Sol'un örgütlenme biçimine, dönemin tartışmalarına ve tabi ki Devrime adanmış bir yürek olan Ali Ekber Yürek'in kısa yaşama(ma) öyküsüne ışık tutuyor.

27 Yıllık Suskuınluğu Bozmak

Her şey Şükran Lılek Yılmaz'ın 15 Kasım 2008 akşamı bir tesadüf neticesinde Atılım gazetesinde gördüğü bir fotoğrafla başlar. Önce gördüğü kişinin dayısı olduğuna inanamayan Yılmaz daha sonra haberde 2 kere 'Ali Ekber Yürek' yazıldığını görünce emin olur. Haberde geçen “Ali Ekber Yürek'in saati Yoldaş Abla'da” yazısını okuyunca hemen araştırmaya koyulur. Fakat haberde konu edinilen Yoldaş Abla'ya bir türlü ulaşamaz. Bu olay çok az tanıdığı dayısı 'Ali Ekber Yürek'in' hikayesini araştırmaya ve dayısı için bir şeyler yapma isteği uyandıracaktır. Fakat 1980 Cuntası döneminde çok büyük acılar çekmiş aile bireyleri mezar taşında yazılmış sözün tezahürü (Bir gül yetiştirdik, erken soldu. O gülü kalbimize gömdük) olarak adeta suskunluğa bürünmüşlerdir. Zorlu bir süreç sonunda anlatır; ailesi, tanıdıkları ve arkadaşları Ali Ekber Yürek'i. Yılmaz'ın Birgün gazetesinde yayınlanan “İki yürek...İki saat...” yazısına kadar uzanan duygusal hikayenin ayrıntılarını kıtabı okuyacak olanlara bırakalım...


“1960'lı – 70'li yıllar, Dersim halkı için yeniden toparlanma, ayakta durma çabalarını barındıran yıllar olur. Büyük şehirlere paralel olarak Dersim'de de meydana gelen öğrenci-halk hareketinin büyümesinin önüne geçebilmek için, 1978 Maraş Olayları'ndan sonra 26 Nisan 1979 günü 'yaygın şiddet olayları' gerekçesi ile Doğu be Güneydoğu'nun bazı illerinde OHAL ilan edilir. Bu illerin içinde Dersim de vardır. Halk üzerinde baskı artmış ve devrimcilere yönelik operasyonlar başlamıştır. Bu uygulama ile adeta 12 Eylül'ün hazırlığı yapılır. Ülke genelinde büyüyen devrimci uyanışı bastırmak için 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra büyük zulümlerin yaşandığı, büyük baskıların yapıldığı yerlerden biri de Dersim olur. Köylerde Jandarma baskıları, gözaltına alınanlara yapılan akıl almaz işkenceler, ölümler ve kayıplar yaşanır. 12 Eylül Askeri Darbesi Türk Solu'nun ve de Dersim'in üzerinden bir silindir gibi geçer.”

İşkenceler, Gözaltılar, Tutuklamalar

Bu akıl almaz süreçten geçen Türkiye'de bir de Dersim'in özel durumu eklenince hayat daha da zorlaşıyor. Yoksul bir ailede dünyaya gelen Ali Ekber Yürek İlkokulu samanlıktan bozma bir binada okur. Fakat bölgedeki diğer çocuklar gibi Ali Ekber'e de ailedeki iş dağılımında belli görevler düşer. Okuldan arta kalan zamanlarında ev işlerinde annesine yardım eder. Ortaokul çağı geldiğinde evinden ve ailesinden ilk ayrılışını yaşayacaktır. Dersim'in Ovacık İlçesinde Ortaokulu bitirir fakat çok istediği Eğitim Enstitüsü'nü kazanamaz. Babası kaydını Fen Lisesine yaptırır. Nihayet Lise'den sonra girdiği Üniversite sınavlarında çok istediği öğretmenlik mesleği için ilk adımı atmış ve Tokat Eğitim Enstitüsü'nü kazanmıştır. Ali Ekber Enstitüde katıldığı çeşitli tartışmalar sayesinde ideolojisini belirler ve politik olmaya başlar. Eğitim Enstitüsü'nü başarıyla tamamlayıp artık çok istediği Öğretmenlik mesleğine kavuşacaktır. Maraş'ın Elbistan İlçesinde küçük bir köye atanır. Sıcak kanlılığı ve yardım severliği ön plandadır. Halkın sorunlarıyla ilgilenir. Bu yüzden yerli halk tarafından hemen sevilir Ali Ekber. İnsanların sıkıntılarına çocukluğundan öğretmenlik yıllarına kadar bizzat şahit olan Ali Ekber bu şartlarda mücadelenin kazanılamayacağını görür ve Devrimci Halkın Birliği hareketinde örgütlenir. Çeşitli eylemlerde bulunur. Ali Ekber Yürek'i öncesi ve sonrasıyla 1980 Cuntasının Komutanları tarafından işkencede katledilmesine götüren süreç başlamıştır.

Dersim'den Maraş'a Uzanan Mücadele

Şükran Lılek Yılmaz, Ali Ekber Yürek'in aile bireyleri, okul arkadaşları, yakın akrabaları ve mücadele dönemi arkadaşlarının anlattıklarından derlediği bölümde, Ali Ekber Yürek'in kişiliği, karakteri ve hayat bakışı hakkında ip uçları bulabiliriz.

Ovacık'tan arkadaşı Hüseyin Tekin'in Ali Ekber'i nasıl tarif ettiği bizim için aydınlatıcı olacaktır, "O'nun o kamil adam tavrında, tartışmakta olduğu insanların da eninde sonunda gerçekleşecek kolektif ve ortak hayatın özneleri olduğu hissi, duygusu ve belirli ölçülerde de bilinci vardır.”

Üç bölümden oluşan kitabın birinci bölümü, araştırmalar ve görüşmeler sonucu edinilen bilgiler ışığında Ali Ekber Yürek'in 24 yıllık kısa hayatını içermektedir. İkinci bölüm tanıyanların dilinden başlığı altında aile bireyleri, okul arkadaşları, yakın akrabaları, mücadele dönemi arkadaşlarının anlatımlarından oluşuyor. Üçüncü ve son bölüm ise fotoğraf, belge ve Ali Ekber Yürek hakkında özellikle son yıllarda basında çıkmış olan gazete haberlerini içermektedir.

Ali Ekber özelinde yazılan bu kitabın; aynı ve benzer acılar yaşamış, yıllarca sessizliğe bürünmüş ailelerin sessiz çığlıklarını dillendirmeleri ve o güzelim “kızıl karanfillerimizin” elbirliğiyle canlı tutulmaları dileğiyle...


ALİ EKBER YÜREK: "BEN DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEYE TALİBİM", Şükran Lılek Yılmaz, Dersim Yayınları, 2014.

0 yorum:

Yorum Gönder