Hayatta Kalma Öyküleri (Selçuk UYGUR)

Dünyaca ünlü İtalyan yazar ve kimyager Primo Levi’nin Periyodik Tablo’su birçok otorite tarafından 20. yüzyılın en iyi kitaplarından biri olarak kabul edilmiş ve 2000 yılında İngiltere’deki Kraliyet Bilim akademisi (Royal Institute of Britain) tarafından “Yazılmış en iyi bilim kitabı” sıfatına layık görülmüştür. Lakin Periyodik Tablo’nun yalnızca bir bilim kitabı değil, aynı zamanda bir günlük, bir hatıra, bir felsefe, bir otobiyografidir. Levi, bir kimyager olmasından mütevellit kitabındaki öyküleri Periyodik Tablo’ya göre oluşturup hikâyelerine Demir, Altın, Cıva gibi elementlerin isimlerini vererek her elementin temel özelliklerini, anlattığı öykünün temel unsurlarına metafor olacak paralelde biçimlendiriyor.

Yazara, Alman ölüm kampında geçirdiği 11 ayını anlattığı Bunlar Da Mı İnsan? gibi, Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı trajedisinin kanlı pençeleri arasında kıvranırken yaşadığı hatıralarını anlattığı kitaplarından aşinayız. Zira savaş döneminde Levi, Piedmont’taki bir direniş örgütüne katılmış ve yakalandığında hem partizan, hem de Yahudi olması dolayısıyla iki defa hapı yutarak Auschwitz’e gönderilmişti. Nazilerle yaşadığı trajik tecrübe birçok yazar gibi kendisinin de yaşam, psikoloji ve yazınını biçimlendirdiyse de Periyodik Tablo’da Levi bu varoluştan sıyrılıp Auschwitz’e yalnızca kitabının bir bölümünü ayırarak İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasındaki öğrencilik, iş, arkadaşlık ve aşk hayatını anlatıyor. İkinci Dünya Savaşı’na dair yazı ve romanlarıyla ünlü olan Levi’nin bu projesi başlangıçta şüpheyle karşılanmış olsa da, karakterlerine kattığı derinlik ve yalın anlatım, ona bu kitabıyla bir “İkinci Dünya Savaşı Mağduru” pozisyonundan sıyırıp bir sanatçı sıfatı kazandırarak yazarın Umberto Eco ve Italo Calvino gibi çağdaşları çapında övgü almasına neden olduğunu belirtmekte de yarar var.

Levi, bahsettiğimiz bağlamda önceki kitaplarına kıyasla daha geniş bir çerçevede yazarak her konuyu doğası gereği bir elementle eşleştiriyor. Örneğin, Argon’un ender bulunan ve eylemsiz bir gaz olması Levi’nin bu elementi 1500’lerde İspanya’daki Yahudi techiri sırasında İtalya’ya yerleşen, çok çalışan fakat “Kendi ruhlarında oldukça eylemsiz, spekülasyonlara, varsayıma dayalı sohbetlere, zarif, karmaşık ve gereksiz tartışmalara meyilli” olan atalarıyla özdeşleştiriyor.

Bir başka hikâye, “Vanadyum”da, Levi’nin savaş döneminden sonra çalıştığı vernik şirketinde buluyoruz kendimizi. Yazarın, Almanya’daki bir başka şirketten yaptığı vanadyum ihracatı için görüştüğü Dr. Müller’in Levi’nin Auschwitz’de köle işçi olarak çalıştırıldığı laboratuvarın başında olan Dr. Müller olduğunu fark etmesi ise geçmiş trajedilerin mazinin gölgeleri arasında bekleyerek insanın yakasını nasıl bırakmadığını gösteren (ve yapısı gereği vanadyumun özelliklerine atfedilen) dramatik bir çerçevede kaleme alınıyor.

Levi’nin berrak üslubuyla anlattığı yukarıdakilere benzer otobiyografik öyküler faşizm döneminde toplumsallık ve bireysellik, bilinç ve bilinçaltı ideal ve gerçek arasında bölünerek yabancılaştırılmış bir bireyin hayatına kimyasal metaforlarla ışık tutuyor. Kimisi hatıra, kimisi kurgu, kimisi düşüncelerden mütevellit toplamda 21 öyküden oluşan Periyodik Tablo insan ruhunun özüne ulaşan derinliği ve Levi’nin madde ve manaya erişmek için çıktığı arayışta bulduğu duygusal ve entelektüel unsurlar okuyucuya otoriterliğe ve faşizme karşı umut teşkil edecek eşsiz bir hazine sunuyor.  Italo Calvino’nun da belirttiği üzere Periyodik Tablo bu yönleriyle “Çağımızın en önemli ve yetenekli yazarlarından birinin ruh dünyasına açılan muhteşem bir pencere.”



PERİYODİK TABLO, Primo Levi, Kırmızı Kedi Yayınları, 2014.

0 yorum:

Yorum Gönder