Karnavalın Mizahı (Bulut YAVUZ)

Mizah denildiğinde, akla genel olarak modernizmle eşzamanlı olarak ortaya çıkan öznenin "öteki"ye karşı giriştiği değerden düşürme çabası gelir. Özne önce bir şeye yabancılaşır, sonra onu alay ederek ya da komik bir hale sokarak kendisini olumlar. Burada alay edilen nesneleşmiş ve alay eden ile bir karşıtlık ilişkisine girmiştir. Öznenin edimi onun yabancılaşmasını daha da derinleştirir. Karikatürler, politikacıların komik taklitleri, klişe cümlelerin içeriklerinin değiştirilmesi, mizahın günümüzde özne ve yabancılaştığı şeyler karşısında kendisini savunma girişimlerinin tipik örnekleridir. Bu, Baudrillard'ın ifadesiyle söylersek "öznel ironi"dir. Yabancılaşma evrenine ait bu düzende, komiğe ait bütün unsurlar mesafe, alay ve dışarıda tutma ile gerçekleştirilir.

Bahtin Rabelais ve Dünyası adlı eserinde tam da bu bakış açısını eleştirir. O mizahın halk kültürü, resmi ideoloji ve ikinci bir yaşam biçimi olarak örgütlenen karnaval coşkusunu temele alarak, "öznel ironi"nin dışında, kadim bir geleneğin, halk mizah geleneğinin, kutsal yüzünü açığa çıkarır. Rabelais'nin temele konulma nedenini ise Bahtin "Rabelais zordur. Ancak onun eseri, doğru anlaşıldığında, bu bin yıllık halk mizah kültürünün gelişimine geriye dönük bir ışık tutar; bu kültür onun eserlerinde en büyük edebi ifadesini bulmuştur" (s. 30) diyerek açıklayacaktır.

Türkçe'de Rabelais

Rabelais ve Dünyası'na değinmeden önce, üzüntüyle belirtilmesi gereken şey Rabelais'nin beş eserinden sadece ikisinin - Pantagruel ve Gargantua - Türkçe'de olmasıdır. Bunlardan da sadece Gargantua'nın Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat ve Vedat Günyol'un birlikte çevirdikleri versiyonu okunabilir. Çeviri her ne kadar iyi de olsa, İncil ve Tevrat'tan yapılan alıntıların çıkartılması gibi bir handikapı barındırmaktadır. Birsel Uzma tarafından yapılan çeviriler ise, Rabelais'nin dilinin çevirmen tarafından sansürlenmiş, hatta "yazar burada bayrağa seslenmiştir" haline getirilmiş eserin kötü bir taklidine dönüştürülmüş halinden başka bir şey değildir.

İki Dünyalılıktan Doğan Gülüş


Bahtin gülmenin paganik döneme ait tek dünyalı hali yerine, devletin ve sınıfların daha keskin olduğu ortaçağın iki dünyalı halini ele alır. Onun gözünde halk mizahı bu iki dünyalılık hali ile beraber derinleşmiş ve hayat ile yaşam arasındaki sınırda beliren karnaval kültürünü ortaya çıkarmıştır.
İki dünyalılık halinin bir yüzü, herkesin yerinin belli olduğu katı kast sistemi etrafında örgütlenen resmi bayramlar ya da törenlerdir. Burada her sınıf kendisine ayrılan bölgede görevini icra edip, resmi ideolojiyi tekrarlamaktan başka bir iş yapmamaktadır. Öte yandan karnavallar - ki Bahtin Ortaçağın özellikle büyük şehirlerinde senede üç aylık bir zaman diliminin ayrıldığını aktarır - yaşamın ters yüz edildiği ve devletin en ciddi temsilcilerinin bile dahil olduğu bir alandır.
Bahtin Ortaçağ gülüşünün bugünkü mizah ile karıştırılmamasını söyler bize, çünkü o dönemin gülme ile olan ilişkisi bugünkü halin aksine dönemin resmi ideolojisinin merkezi olan kiliseyi de kapsamaktadır, yani kilise de karnavallarda sokaktadır, halktır. Halk mizahının bir bölümü bizzat kilisedeki hücrelerden çıkar. Sözlü ve yazılı Latince parodileri kilise hücrelerindeki keşişlerin yazdığı bir dönemdir bu.  Parodia sacra (kutsal parodi) adıyla anılan bu parodiler, içerik olarak kutsal kitapların içeriğinden, onlarda yer alan figürlerden türetilir. Aynı zamanda latince gramer üzerine yapılan parodiler de mevcuttur. Kastların ortadan kalktığı bu karnaval alanlarında; karnaval geçit törenleri, pazar meydanı konuşmaları gibi teklifsiz ilişkilerin ortasında beliren gülüş bir gülen ve gülünen tarafından gerçekleştirilen ikili bir şeye değil, bir bulaşma haline, gülüşün kendisinin insanlara bulaştığı bir şeye tekabül etmektedir.

Grotesk ve Müphem

Rabelais ve Dünyası esas itibariyle iki kavram etrafına örülmüştür; grotesk gerçekçilik ve müphemlik. Bahtin halk mizah geleneğinin veçhelerini, hem Rabelais'nin eserlerini hem de gülmenin tarihsel bağlamlarını harmanlayarak sunar.

Grotesk gerçekçilikten ne anlamamız gerektiğinin örneğini Bahtin, Rabelais'nin Gargantua'sında, Gargantua'nın annesinin kulağından (akıl) doğması, ama aynı zamanda dışkı ve sidiğin ortasına doğmasında buluruz. Burada yüce sayılan akıl yeryüzüne indirilmiştir. Ayrıca Gargantua'nın Fransızca gırtlak ile olan bağı da burada dikkate değer olacaktır. Grotesk'ten anlamamız gereken geçit, başka bir evrene açılan delik burada dünyadan başka bir yere açılmamaktadır. Ayrıca Rabelais'nin İncil'dekine benzer bir soyağacına sahip devlerden oluşturduğu grotesk figürler ve grotesk dönemin makro kozmos mikro kozmos düşüncesinin içerilmesi (Pantagruel'in ağzının içinde başka bir evrenin olması), Bahtin'in neden Rabelais'yi halk mizah geleneğinin en büyük edebi temsilcisi olarak saydığının da bir göstergesidir.

Müphemlik ise, grotesk gerçeklik ile açılan alanda yapılan işin adı gibi bir şeydir burada. Hem Rabelais'ye ayrılmış hacimli incelemede hem de Ortaçağ halk mizah geleneğinin aktarılması esnasında, yücenin dünyaya düşürüldükten sonra kurban edilişi ve tekrar yaşam verilişine verilen addır müphemlik. Kitaptaki mizah kavrayışı; sövgüyü salt bir yerme değil yererken gönderdiği yerden tekrar diriltmeyi kapsar. Dünyaya düşen yücelik önce gülüşe ait şenlik sofrasında tüketilir, daha sonra yine aynı gülüş tarafından daha genç, daha gürbüz bir şekilde yeniden doğar. Akıl önce bel altı bölgeler tarafından dışkıyla özdeşleştirilir, daha sonra bok böceğinin yavrusunu pisliğe sarıp, denizde temizleyip ona hayat vermesi gibi hayat bulur.

Rabelais ve Dünyası "Ortaçağ karanlığı" klişesinden kurtulmak isteyen ve bunu romantisizmden uzak bir şekilde yapmak isteyen okurlar için eşsiz bir başvuru kaynağı olacaktır.

RABELAİS VE DÜNYASI, Mihail Bahtin, Çiçek Öztek, Ayrıntı Yayınları, 2005.


0 yorum:

Yorum Gönder