Bir Kurtarıcı Son: İntihar (Tezcan TOPAL)

İntihar, edebiyatta kuşkusuz kurtarıcı son. Ne zaman intiharla biten bir roman veya öykü okusam, aklıma yazarların kitap finallerini kurgularken ölümü yan ceplerinde kendilerine kurtarıcı gibi beklettikleri gelir. Bu yanılgıya düşmemin sebebi, dünya edebiyatının belki de yarısının ölümle ilişkili olması olabilir.

Edebiyat ve intiharı yan yana koyduğumuzda benim aklıma 20.yüzyılın feminist ve modernist yazarlarından Virginia Woolf gelir. İngiliz yazar son mektubunda eşine şöyle diyordu: “Ben artık savaşamayacağım. Biliyorum, senin hayatını mahvediyorum, bensiz daha mutlu olacaksın. Görüyorsun bu mektubu bile doğru düzgün yazamıyorum. Okuyamıyorum. Hayatımdaki bütün mutluluğu sana borçlu olduğumu söylemek isterim.” Virginia Woolf’u tanımakta geç kalan okurlar varsa bu ay İş Bankası’ndan çıkan “Bir Yazarın Günlüğü”nü okumanın tam da sırası! Yazarın 1941’deki intiharının üç hafta öncesine denk süren günlüğünde 27 yıllık bir yaşama tanık olmakla birlikle, Woolf’un sancılı geçen yaratma sürecine de tanıklık ediyorsunuz.

Tabii intihar ederek hayatını sonlandıran çokça yazar var. İntihar ederek öldüğünü bildiğimiz yazarlar karşısında intihar eden karakterler bir hayli fazla: Zebercet  (Anayurt Oteli), Selim Işık (Tutunamayanlar), Suat (Huzur), Werther (Genç Werther’in Acıları)… Bu karşılaştırmayı yapmamın nedeni Edouard Leve’nin yayıncısına “İntihar”ı teslim ettikten 10 gün sonra intihar etmesi. Leve, kitapta intihar eden arkadaşına uzunca bir metin yazar. Anlatılanlara göre Leve, kitaptaki ölümü taklit eder. Muhtemel bir senaryoysa Leve’nin kafasındaki intihar planını metinleştirdikten sonra bu planı harfiyen uygulaması.

Bana sorarsanız Leve, tüm insanlık gibi intiharın nasıl bir tecrübe olabileceğini düşündü. “İntiharın akıllara zarar veresiye güzeldi” diyor ve arkadaşının ölümünü anlatırken kitabın girişinde şu cümleye rastlıyorsunuz: “Artık ölüm üzerine benden daha çok şey biliyorsun.”

Öte yandan Fransız yazar Leve, hem okura hem intihar eden arkadaşına ve belki kendine kitap boyunca sorular soruyor: “İntiharı açıklamak mı? Kimse kalkışmadı bu işe” diyordu. “ Dünyaya uyum sağlayamadığını hissetmek seni şaşırtmıyordu da dünyanın, içinde yabancı gibi yaşayan birini yaratmış olmasına şaşırıyordun. Bitkiler intihar eder mi? Hayvanlar umutsuzluktan ölür mü? Onlar ya işler, ya yokolurlar. Sen belki de evrimin zayıf halkası, kaza sonucu ortaya çıkmış bir iziydin. Bir daha canlandırmaya yazgılı, geçici bir anomaliydin.”
İntihar yalnız yapıldığı için, nasıl yapıldığı ve neden yapıldığı genellikle muammada kalan bir eylem. Tabii bu da merakı tetikleyen bir etken. Bazı dinlerde yasaklanmış olan intihar için Alfred Alvarez, “dinin gücü zayıfladıkça intiharın gücü artar” der.

İntiharı düşünmüş, intihar vakasının ardından “neden” diye merak etmişler için Leve, aklınızdan geçen çoğu şeyi size tek tek hatırlatıyor.


İNTİHAR, Edouard Leve, Sel Yayıncılık, 2014.

0 yorum:

Yorum Gönder