Ötekinin Sesini Duymak (Selcan KARABULUT)


Kültürler arası iletişimi sağlamada en etkili yollardan birisi çeviri etkinliğidir kuşkusuz. Dolayısıyla çevirmene büyük görev düşüyor. Çünkü çevirmenin görevi eserleri sadece çevirmek değil aynı zamanda yazarın eserde vermeye çalıştığı ruhu okuyucuya hissettirmek. Yani aktarma yeteneğinin yanı sıra bir de yaratıcılığının açığa çıkması gerekiyor.

Çeviri yapabilmek için gerekli olan tek şey o dili iyi bilmek değil aynı zamanda konuya hâkim olmak ve o ülkenin kültürü hakkında da bilgi sahibi olmaktır. Ancak böyle bir yaklaşımla hem yapısal hem de kültürel sorunlarla başa çıkılabilir. Eğer kültürel değerler benzeşiyorsa bu durumda yapısal sorunları gidermek daha kolaydır.

Öteki Dilde Var Olmak’ta Arapça-Türkçe çeviri sorunlarını ve sürecini yönlendiren stratejiler betimleniyor. Bu bağlamda kuramsal çeviri yaklaşımları, Arapça-Türkçe çeviride sözcük ve kalıplaşmış ifadeler düzeyinde çeviri sorunlarının nedenleri ele alınıyor.  

Arapçada çeviri tarihi Luther’in Kutsal Kitap çevirisi, Abbasiler döneminde Yunancadan Arapçaya çevrilen metinler ile dönüm noktasını yaşamıştır. Fakat çeviri etkinliğinin bilimsel bir disiplin olarak incelenmesi ne yazık ki ancak 1950’li yıllarda başlamıştır. Bu süreçten sonra kavramları şekillenen dilbilim, göstergebilim ve metindilbilim çeviribilimin oluşmasının zeminini hazırlamıştır.

Çeviri araştırmaları yapan yazarlar ilgi alanlarına göre çevirinin süreçlerine, çeviri ürününe, çeviri metnine ya da çevirinin amacına odaklanmışlardır ve buna göre kuramlar oluşturmuşlardır. Fakat bu araştırmacıların yaptıkları çalışmalarda genel olarak Avrupa dillerinden örnekler bulunuyor. Arapça örnekler az sayıda bulunuyor, Türkçe örnekler ise yok denecek kadar azdır.

Son yıllarda bu alanda yapılan çalışmaların artış göstermesiyle birlikte çeviri ile ilgili eserler Türkçeye kazandırılmaya başlanmıştır. Aynı şekilde Arapça-Türkçe çeviri alanında da Ferit Aydın’ın Tercüme Sanatının Gerçekleri dışında başka kaynak bulunmuyor. Yazar, kitabında hem çeviri tarihini ele alıyor, çeviribilim sorunlarına değiniyor hem de Türkiye’de Arapça öğretimini eleştiriyor.  Fakat bu çalışma yazarın kendi deneyimlerinden yola çıkarak oluşturduğu bir eser olduğu için akademik değer taşımıyor. Arapça-Türkçe çeviri alanında yapılan diğer bir çalışma ise Mesut Yazıcı’nın Türkçede Necip Mahfuz adlı yüksek lisans tezidir. Yazar, çalışmasında Necip Mahfuz’un Türkçeye çevrilen üç romanını çeviri açısından eleştirmiştir. Çeviride ortaya çıkan sorunları; çevirmenin ideolojik tutumu, Arap kültürü ve edebiyatı hakkındaki bilgi eksiklikleri, Türk dilinin kullanımında ortaya çıkan hatalar ve çeviri yanlışlıkları olarak dört grupta incelemiştir.

Mehmet Hakkı Suçin’in Arapça-Türkçe çeviri alanında hissedilen bu büyük eksikliği biraz olsun gidermek için kaleme aldığı Öteki Dilde Var Olmak beş bölümden oluşuyor. İlk bölümde çeviribilim hakkında genel bilgiler verilip dil, işlev, söylem odaklı yaklaşımlar ve çoğuldizge kuramlar anlatıldıktan sonra Arap geleneğinde çeviri yaklaşımları ele alınıyor.

İkinci bölümde sözcük düzeyinde eşdeğerlik sorunları ele alınıyor ve sorun yaratabilecek anlam kargaşalarına değiniliyor.

Yazar, üçüncü bölümde kalıplaşmış ifadelerden dolayı ortaya çıkabilecek çeviri sorunlarını ele alıyor. Bu bağlamda atasözleri, deyimler ve eşdizimler çerçevesinde karşılaşılabilecek sorunlara değiniyor.
Dördüncü bölümde genel çeviri stratejilerinden bahsediyor. Bu işlemler doğru çeviri yapmak için gerekli olan kültürel ikame, telafi, özelleştirme ve genelleştirme, açımlama, ekleme ve çıkarma gibi uygulamalardır.
Bu eser genellikle çeviribilim, anlambilim ve dilbilim alanında çalışmalar yapan kişiler için uygun bir kaynak olarak düşünülüyor.

ÖTEKİ DİLDE VAR OLMAK, Mehmet Hakkı Suçin, Say Yayınları, 2013. 

0 yorum:

Yorum Gönder