İmge Yayınları’nın Mayıs başında “ABD EMPERYALİZMİ ve ORTADOĞU” isimli bir kitap çıkardı. 1970’li yıllarda devrimci mücadele içinde yer almış olan Dev-Genç Genel Başkanı Mehmet Ali Yılmaz’ın derlediği kitap, Anafikir.gen.tr’de yayınlanan yazılardan oluşturulmuş. Altı yazarın yazılarından oluşan kitapta, emperyalist politikaların günümüzdeki yönelimleri, emperyalizmin ezilen halklara karşı saldırıları, talanları ve yapılan işbirlikleri, emperyal girişimlere karşı direnen halkların, ülkelerin mücadeleleri ele alınıyor. ABD öncülüğünde Batılı emperyalistlerin Balkanlardan Ortadoğu’ya, Doğu Akdeniz’den Kafkasya ve hatta Afrika’ya yönelik politikaları ve stratejileri oldukça açık, net anlatımlarla aktarılıyor.
Kitapta yer alan yazılarda incelenen bölgeler ya da ülkeler, tarih ve coğrafya bütünlüğü içinde günümüz jeopolitiği göz önüne alınarak düşünülmüş, üzerinde durulan konular ise ilgili alanları kapsayan bir biçimde ortaya konulmaktadır. Ayrıca inceleme konusu olan sorunların ülkemizle olan ilgisi bağlamları kapsamında ele alınmak suretiyle anlaşılır kılınmaya çalışılmıştır. Doğrudan ülkemizle ilgili olan konuların yakın çevre ve dünya ile olan bağlantıları kapsayıcı bir bütünlük içinde değerlendirilmektedir.
Mehmet Ali Yılmaz yazılarında, Emperyalizmin Orta Doğu’da geçmişten günümüze politikalarını değerlendiriyor. Bu politikaların son bir-kaç yılda en önemli uygulama alanı olan Suriye’ye karşı yürütülen saldırıyı ve NATO’nun Türkiye üzerinden bölgedeki işlevini ele almaktadır. Emperyalizmin günümüzde içinde yaşadığımız bölgeye yönelik stratejilerini (Büyük Orta Doğu Projesini), işbirlikçi Siyasi İslam’ın işlevini ve bunların (başta Türkiye olmak üzere) ülkeler üzerindeki etkilerini değerlendiriyor. Emperyalist müdahalelere karşı genelde bölge halklarının, özelde de solun tutarlı ve kararlı bir anti-emperyalist politikaya sahip olmasının önemine vurgu yapıyor. İçinde yaşadığımız bölgeyle ilgili yazılarında genelden özele, özelden genele bir yöntem izleyen Yılmaz, dış dinamikle iç dinamiklerin karşılıklı etkileşimi üzerinden yaptığı değerlendirmelerinde, emperyalizmin günümüzde, bizim gibi ülkelerde daha yoğunlaşmış bir biçimde içsel bir olgu haline geldiğinin, bir dış dinamiğin içselleştiğinin altını çizmektedir.
Haluk Başçıl, Sovyetler Birliğinin yıkılışı, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve ABD’yi 21. Yüzyılın ‘ABD yüz yılı olması’ doğrultusunda giriştiği arayışları gözler önüne seriyor. Bu doğrultuda ABD’de çeşitli kesimlerin (yeni konservatist, gelenekçi, liberal, reformist, gerçekçi, konstrüktivist olarak tanımlanan stratejistlerin, Think tanklarla bağlantılı düşünce şekillendirici grupların, politika yapıcıların, akademisyenlerin vb) bakış açılarını, dünya tahayyüllerini ortaya koyuyor. Son 10-15 yıldır içinde bulunduğumuz bölgede yaşanan gelişmelerin doğru ve bütünlük içinde değerlendirilmesinde, ABD’deki bu tartışmaların yakından takip edilmesinin önemini gösteriyor. Kafkaslardaki ABD-AB ve bunların vurucu gücü NATO’ya karşı Rusya’nın bölgedeki eski hegemonyasını kurma çabasını Gürcistan-Rusya savası üzerinden ele alıyor. Bölgedeki enerji kaynakları üzerinde oynana jeopolitik yaklaşımları inceliyor. Mandela’nın, Afrika Ulusal Kongresi’nin bir asırdır sürdürdüğü ulusal kurtuluş mücadelesini irdelediği yazısında, ANC üzerinden ulusal kurtuluş mücadelelerinin içine düştüğü çıkmazı ortaya koyarak, aynı zamanda ülkemizde Kürt ulusal mücadelesini savunan siyasi hareketleri bekleyen tehlikelere dikkat çekiyor.
Levent Yakış, 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte değişen ülke jeopolitiğini ve bu gelişmenin sınıflar mücadelesindeki konumunu değerlendiriyor. Emperyalizmin 1950’lerden sonra içsel bir olgu haline gelişi ve işbirlikçi egemen sınıfı oluşturma sürecinde giriştiği çok yönlü tasfiyeleri ortaya koyuyor. Siyasal yapı emperyalist politikaların ihtiyacına uygun olarak yeniden düzenlenirken emperyalizmin ülkemizdeki başat konumu da tarihsel bir süreç içinde ele alınıyor. Ülkemizin önemli bir sorunu olarak kabul gören Kürt sorunun Cumhuriyet boyunca aldığı biçimler ile solun güçlü olduğu 1960 ve 70’li yıllar ile zayıf olduğu günümüzdeki Kürt siyasi yapılarının sol ile ilişkisi, siyasi yönelimleri açık ve berrak bir şekilde ortaya konuluyor. Devrimci sosyalistlere ve demokratlara yaşatılan politik süreçlere, solun içine sürüklendiği olumsuz ortama, nedenlerine ve Kürt politik hareketinin ilişki ve çelişkilerine okuyucunun eleştirel bakması istenmektedir.
Mehmet Tanju Akad, Afganistan’ın Orta Asya’daki stratejik önemini tarihsel bir süreç içinde ortaya koyarak, günümüzde oynanan büyük oyuna dikkat çekiyor. Azerbaycanlı siyaset Bilimci Meşri İsmailov’un ‘’Avrasyacılık, Mukayeseli bir Okuma-Türkiye ve Rusya Örneği’’ kitabında yer alan görüşler ile Putin’in danışmanlarından Alexander Dugin’in ‘’Rus Jeopolitiği ve Avrasyacı Yaklaşım’’ını bir tarihçi gözüyle ele alıyor. ‘’Avrasyacılık’’ politikalarını tarihsel bir arka plan içinde irdeliyor ve Rusya’nın bölge politikalarını anlamamıza katkı sunuyor.
Kemal Ulusaler, emperyalizmin Orta Doğu’da var olan ve yeni keşfedilen enerji kaynaklarını kontrol etmek, kendi enerji kaynaklarını çeşitlendirirken rakiplerini zora sokma girişimlerinin önemini ve bunların bölge ülkelerinin iç-dış politikaları üzerinde etkilerine ışık tutuyor.
Oğuz Türkyılmaz, enerji sektöründe, elektrik sektörü örneği üzerinden neoliberal politikalarla özelleştirme ile kamu varlıklarının yağmalanmasının, kamusal planlamanın ortadan kalkmasının toplumsal sonuçlarını irdeleyerek, bu olumsuzluğun, ancak yeni bir kamusal mülkiyet ve planlama ile aşılabileceğini belirtiyor.
Yazarlar, ortak olarak ABD’nin Yakın Asya olarak da tanımlanan Orta Doğu-Kafkaslar ve Orta Asya’ya kadar uzanan kuşağına yönelik emperyal politikalarının hayata geçirilmesinde önemli bir jeopolitik konuma sahip olan Türkiye’nin iç ve dış politikasının, ABD’nin planlarından doğrudan etkilendiğini ortaya sermeye çalışıyorlar. ABD’nin stratejilerini, politikalarını ve hegemonya oluşturma araçlarını yakından takip etmeksizin etkin ve güçlü bir antiemperyalist politika geliştirilemeyeceğini vurguluyorlar. Günümüzde ülkemiz düzeyinde antiemperyalist bir politik hatta duyulan ihtiyacın geçmiş yıllardan da önemli olduğuna vurgu yapıyorlar.
Emperyalizm kavramının gizlenmeye ve unutturulmaya çalışıldığı bir dönemde kaleme alınan kitaptaki makalelerin her biri kendi içinde özel anlamlar taşıdığı gibi hepsinin birbiriyle bağlantılı ilişkilerinin olduğu da söylenebilir. Kitabı okuyunca bu özel konumlanışları ve aralarındaki anlam bütünlüğü de ortaya çıkıyor.
Anti-Emperyalist mücadeleyi önemseyen herkesin bu kitaba ulaşarak, yer alan yazıları okumalarını öneriyorum.
ABD EMPERYALİZMİ ve ORTADOĞU, Der: Mehmet Ali Yılmaz, İmge Yayınları, 2014.
0 yorum:
Yorum Gönder