Popüler kültürümüzde çizgiromanhep tartışmalı bir mesele oldu. Dokuzuncu sanata bir yandan göbekten bağlı, öte yandan tamamiyle yabancı bir toplum olabilmek sadece bize özgü olsa gerek. Tommiks, Zagor, Çelikblek gibi nice İtalyan çizgiromanının (fumetti) ya da Tenten ya da Red Kit gibi Belçika ekolünün en popüler örneklerinin seneler boyu gazetelerle promosyon olarak dağıtıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Bizim pek haberimiz olmadı, ama çizgiroman dünyasının en rafine örnekleri özellikle seksenlerin sonunda düzenli olarak gündelik diyetimizde yer alıyordu. Buna rağmen iş yerli üretime geldiğinde Türkiye’de çizgiroman hep bodur kaldı. Mizah dergilerinde basılan tefrika hikayelerin albümleştirilmesini ya da bazı bireysel çabaları ayrı tutarsak, üretimde profesyonelleşmiş bir yerli çizgiromancılıktan bahsetmek ne yazık ki mümkün değil. Çizgiroman üretimindeki yavaşlık; konu fantastik, korku ya da polisiye gibi tür edebiyatı üretmeye geldiğinde daha da vahim bir hal alıyor. Bu tarz hikayelerin sıcak yuvası olan Geek kültürü, Türkiye’de özellikle son yıllarda oldukça geniş kitlelere ulaşmakta, ancak bu durum da büyük oranda yabancı eserlerin takibi ile gerçekleşmekte. Yerli sanatçıların izleyecekleri net bir rota daha çizilmiş değil, bu durum da çoğu hevesli projenin birer başarısızlık hikayesine dönmesini zorunlu kılıyor.
Devrim Kunter’in Seyfettin Efendi serisi bu çok da umut vaadetmeyen, çorak topraklarda bir şekilde yeşermeyi başarabilmiş, dikkate değer çalışmalardan. Seri, 1911-1935 yılları arasında Anadolu’nun farklı bölgelerinde gerçekleşen gizemli olayları çözmeye çalışan hayali kahraman Seyfettin Efendi ve ekibinin maceralarını anlatıyor. Kunter’in ilk kitabı “Yeditepe Canavarı” İstanbul sokaklarında gerçekleşen vahşi cinayetleri konu alırken, ikinci kitap “Esrarengiz Hikayeler” dokuz yazarın katkılarıyla hazırlanmış bir polisiye hikayeler seçkisi.
Sanatçıların izleyecekleri eskiden kalma bir rota yok belki, ama bunu çizmek için gene de bir uğraş mevcut. Geç Osmanlı/Erken Türkiye Cumhuriyeti döneminde geçen alternatif bir Karanlık Anadolu’nun hikayeciliği, yerli çizgiromancılıkta bir süredir izlenmeye başlanmış, dikkate değer birkaç eseri de okurlara kazandırmış bir alan. Karanlık Anadolu konsepti üzerinden gelişen ilk ciddi proje, Levent Cantek’in editörüğünde hazırlanan Deli Gücük albümleri olmuştu. Deli Gücük’ün yerli çizgiromandaki korku ve fantezi boşluğunu kapatmayı çabaladığını söyleyebiliriz. Seyfettin Efendi Serisi de benzer bir çabayı polisiye üzerinden göstermekte. Hikayeler çok özgün olamasa da okuru başından sonuna kadar kendine bağlayacak bir sürükleyiciliğe ve çeşitliliğe sahip. Bazı maceralar seri katil avcılığı ya da taşra gizemlerini çözmek üzerine kurulu iken bazısı da savaş dönemi casusluğunu konu alıyor.
Tasarımı ilk bakışta bunu yansıtmıyor olabilir, ancak Kunter’in karakteri aslında polisiye edebiyatının meşhur kahramanı Sherlock Holmes’un Anadolu’da ikamet eden bir varyasyonu. Seyfettin Efendi’nin hikayelerdeki vakalara yaklaşımı ve çevresindeki diğer karakterlerle olan ilişkisi, daha ilk sayfalardan insanın aklına Arthur Conan Doyle’nin hikayeciliğini getiriyor. Bu durum şüphesiz çeşitli okur tepkilerine neden olacaktır. Karakterlerin ve hikaye mimarisinin, zaten sayısız İngiliz polisiyesinden aşina olduğumuz bir yapıyı tekrar etmesi orijinallik arayışındaki okurları üzebilir. Öte yandan bu tarz hikayeleri tutarlı bir şekilde Anadolu’ya uyarlayabilmek de az rastlanır cinsten bir başarı ve Seyfettin Efendi bu işi kotarabilen örneklerden. Hikayeler inandırıcılıktan uzak değil ve en klişe sayılabilecek öykü bile okurda bir merak duygusu doğurmayı başarabiliyor.
Devrim Kunter’in bu genç çizgi serisi, yer yer göze çarpan teknik ya da anlatım eksikliklerine rağmen her macerada kendini geliştiren bir proje. Seyfettin Efendi, ilerleyen sayılarında kendini daha da geliştirirse çizgiromancılığımızda adından sıkça söz ettirebilir. İlk iki albüm bunun potansiyelini göstermekte.
SEYFETTİN EFENDİ VE ESRARENGİZ HİKAYELERİ, Devrim Kunter, Arka Bahçe Yayıncılık, 2014.
SEYFETTİN EFENDİ VE OLAĞANÜSTÜ MACERALARI, Devrim Kunter, Arka Bahçe Yayıncılık, 2013.
0 yorum:
Yorum Gönder