Marksizmin Teolojiyle İmtihanı (Halil TÜRKDEN)


Ernst Bloch, Henri Lefebvre, Antonio Gramsci, Terry Eagleton, Louis Althusser, Walter Benjamin, Theodor Adorno ve Slavoj Zizek... Bu sekiz önemli ismin yol boyunca aynı pansiyonda konaklamalarına neden olabilecek bir şey var. Hepsinin de şahsi olarak Kilise veya Hıristiyanlıkla ve elbette Marksizmle bir bağlantısı var.

Roland Boer, Ayrıntı Yayınları aracılığıyla Türkçe’ye kazandırılan Cennetin Eleştirisi adlı kitabında bu sekiz ismi teoloji adlı uzun bir yolda ilerlerken Marksizm adlı bir pansiyonda buluşturuyor. Boer’in kitabın hemen başında dile getirdiği ve belki de kitabın yazılış nedenini veren bir cümlesine kulak vermek gerek. “Geleneksel olarak Marksizm’in dini reddettiğine dair çok yaygın ve genellikle yanlış algıya rağmen Marksizm teoloji olmaksızın anlaşılamaz.” Marksizm ve teoloji çerçevesinde işlenen eserde, sadece aralarındaki kesişmeler değil; ayrılmış ve ayrılacağı düşünülen noktalar da tartışılıyor.

Zaman çizgisinde ilerledikçe, devrimlerden ziyade, özellikle Doğu Avrupa toplumlarının başından geçen rejim değişikliklerinin getirdiği yeni çıkış yolları arama çabası Marksizm’in tartışma ve araştırma yaşının aslında çok küçük olduğunu gözler önüne serdi. Her şey yeni başlıyordu ve Marksizm tartışılacaksa teoloji de orada olmalıydı. Bu yüzdendir ki, Boer bu kitabın aynı zamanda bir teoloji kaynağı da olabileceğinin altını çizmektedir. Öyle ki, birçoğumuzun bu zamana kadar Marksist kimliğiyle tanıdığı bu isimlerin yine birçoğumuzu yanıltarak teoloji alanında da söz söylemekle kalmayıp kayda değer bir katkıda bulunduğunu görebiliriz.

Yazarın üslubundan ziyade bu sekiz ismi tartışırken ve tartıştırırken uyguladığı yöntem üzerine düşünülmeli. Roland Boer, her şeyden önce eleştiriye işaret ediyor ve eleştiriyi yüceltiyor. Bunu yaparken, sekiz önemli ismi yine her birinin kendi yöntemiyle ele alıp, tabiri caizse, onların dilinden konuşuyor. Belki de yazar bu yöntemi kendine özgü bir yolla uygulamaya kalksaydı, Marksizm ve teoloji arasında zorlama bir köprü kurma çabası içinde olduğu veya teolojik deterministlik yaptığı yönünde olumsuz bir eleştiri getirilebilirdi. Tam aksine, yazar iki önemli kavrama da yeni bir pencere açmak ve yeni çözümlemelerde bulunmak niyetinde. Özellikle, yazarın bu sekiz isme adamış olduğu her bölümün sonuç kısımlarında bu çabasını başarılı bir şekilde hayata geçirdiğini görebiliriz.

İncil’le ilgili Marksizm, Katolik Marksizm ve Protestan sapması olarak kitabı üçe ayırdığını belirten yazar, bu sekiz ismin bölüm başlıklarını ise şöyle taçlandırıyor. Bloch’un Dedektiflik Çalışması, Benjamin’in İncil Mitini Sürdürmesi, Louis Althusser’in Dinsel Belagati, Henri Lefebvre’nin Dalaletleri, Antonio Gramsci’nin Ekümenizmi, Terry Eagleton’ın dönmesi, Slavoj Zizek’in Din Değiştirmesi ve Adorno’nun Kararsızlığı adlı bölümler kitabı sekiz parçaya ayıran başlıkların başında geliyor.

Kitabı bitirdiğimde, duvar enkazlarının altında ezilmek yerine çok daha güçlü ve çeşitli renkleri arkasına alan Marksizmi düşünüp “Başka bir teoloji mümkün müdür?” sorusunu soruyorum.

CENNETİN ELEŞTİRİSİ, Roland Boer, Çev. Melih Pekdemir, Ayrıntı Yayınları, 2013

0 yorum:

Yorum Gönder