LGBT (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transgender) Kültür/Yaşam Dergisi Kaos-Gl Ocak-Şubat 2013 sayısına, 10-16 Aralık tarihleri arasında düzenlenen Ayrımcılıklara Karşı Sempozyum'da yapılan etkinliklerine büyük ilgi gösteren destekçi ve okuyucularına teşekkür ederek başlıyor.
Derginin dosya konusu ise "Şeyleşme vs. Queer". Konuya dair yazıların sahipleri ise "Anti-Kapitalist Queer ve Queer Anti-Kapitalizm: Yeni bir Dil?" ile Göksun Yazıcı, "Homofobi & Queer Korkusu" ile Hakan Bilge ve "Tür Yasasının Yasadışılığı: Bir Türsüzlük Talebi Olarak Queer Siyaset" ile Nurhayat Köklü.
Ama bence bu sayının en önemli iki yazısı -derginin bundan sonra düzenli konuklarından olacak- LİSTAG (LGBT Aileleri İstanbul Grubu) ve "İçeriden dışarıya hapishane alanında yaşananları..." Kaos-Gl okuyucularıyla paylaşacak olan Zafer Kıraç'ait.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Başkanı Zafer Kıraç "Hapishane" sayfasının hapishanelerde bulunan LGBT bireylerin yaşadıklarına tanıklık edeceğini ve elbette bu tanıklığın çözüm odaklı olacağını aktarıyor bu ilk yazısında. Kıraç'ın yazısında da yer alan Brezilyalı bir mahkumun mektubunda da ifade ettiği gibi lgbt bireyler iki kere cezalandırılıyorlar: biri hakimin verdiği, öbürüyse başka mahpusların ve önyargılı hapishane yönetiminin verdiği ceza. Gerçi bu noktada ve bu satırları okurken elbette insanın aklına şu sorunun gelmesi oldukça doğal: O mahpuslar kim? O önyargılı hapishane yönetimi kim? Bence bu sorunun cevabı oldukça basit. Bu durumu bilen, duyan, belki üzülen, vicdan azabı çeken ama çözüme, farkındalığın yayılmasında rol oynamayanlar yani ben,sen,o,biz,siz,onlar.
Bu çemberin dışında kalmak adına atılacak tek adım ise Kıraç'ın hazırlayacağı bu sayfayı okurken, masal dinleyerek uyumaya hazırlanan bir çocuk gibi değil bu çözümün bir parçası olmaya gönüllü bir kimse olarak okumak.
Çemberin neresinde duracağını en çok kestiremeyen bir diğerleri ise hiç kuşkusuz ailesinde LGBT birey olanlar. "LGBT Aileleri" gibi bir ifade, ilk başta kulağa bir mağduriyet (elbette birçoklarına göre derin bir keder yaratan cinsinden) üzerine toplanmış bir grup gibi geliyor. Evet mağduriyetleri var ve de ortak dertleri ama sanılmasın ki buna karşın bu grubu kuran ya da çözüme dair LİSTAG'a üye olan aileler oturup evlatlarının, babalarının, kız kardeşlerinin toplumun "aile yapısına" ne kadar da uygunsuz bir halde olduklarını birbirlerine söyleyip ağlaşıyorlar. Bu anlamsız hale karşı önce birbirlerine sonra hepimize destek vermek ve bir farkındalık yaratmak için oradalar. "Benim çocuğum..." adlı yazıda üyelerle yapılan röportaj nasıl ezberlerin bozulabildiğini gösteriyor.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun en sevdiğim şiiridir "Marifet" ve şöyle der:
"Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse
Güzel kokmak
Kekik misali
Lavanta çiçeği misali"
Her iki sayısını da büyük bir iştahla tanıtmaya çalıştığım Kaos-Gl Dergisi'nin ele aldığı konular belki birçokları için marjinal, yoz ve en hafif tabiriyle aşırı kokular salıyor olabilir. Fakat havayı biraz daha dikkatlice koklayacak olurlarsa, biçimine getirilip de ezilmiş olan Ahmet'i seven Ali'nin, Zeynep'i seven Ayşe'nin, annelerinin, oğullarının ya da kızlarının tükenmez inatlarıyla ve sabırlarıyla ülkemizin havasına kekik, lavanta çiçeği, fesleğen kokularını bıraktıklarını anlayabilirler.
0 yorum:
Yorum Gönder