Fransa’da ekonomik kriz ve işsizlik -her ne kadar François Hollande ekonomik durgunluktan çıkışımız yakındır dese de- sokaklarda hissediliyor, meşhur uzun yaz tatilleri kısalıyor ve erteleniyor, Fransa kitap piyasası da -söylenenlere göre- bundan etkileniyorken, yaz için okuma listeleri hazırlanmaya ve tatil dönüşü kitap ödülleri için finalistler belirlenmeye devam ediyor. Fnac roman ödüllerinin 12.si için 4 finalist açıklandı bile. Geçen yıl Patrick Deville’in “Peste et Choléra” ile aldığı ödülü -ki bir kaç ay sonra prix femina’yı da almıştı- bu yılın 4 finalisti Bergsveinn Birgisson "La lettre à Helga"; Hugo Boris "Trois grands fauves"; Julie Bonne "Chambre 2" ve Thomas B. Reverdy "Les évaporés".
***
Bu yazın havası biraz karanlık dedim ya, Fransız edebiyatı bir de kayıp verdi temmuz ayında. Jack-Alain Léger 17 Temmuzda Paris’te avukatına bıraktığı mektupta “bir daha yazamayacağım umutsuzluğundan kurtulamıyorum” yazarak hayatına son verdi. “Edebiyat benim için ölüm kalım meselesidir” diyen yazar bir bakıma edebiyat çevrelerini şaşırtmamış oldu. Değişik isimlerle romanlar yazan ve hatta biri Fransız rock müziğin kült albümleri arasına girmiş (Obsolète) 2 rock albümü de yapmış olan Léger (gerçek adı Daniel Théron idi) büyük çıkışını Türkçe’ye de “Şarlatan” ismiyle çevrilen “Monsignore” (1976) romanıyla yapmıştı. En üretken zamanlarında yılda 3 roman yazabilen Léger kitapları ve müziği dışında şampanyalı partiler ve edebi skandallarıyla da kendinden söz ettirirdi.
***
Bu yaz güzel sürprizler de yapmadan geçmedi. Ağustos ayında Fransız edebiyat haberlerinde en çok konuşulan konulardan biri de elbette ki Albert Camus’nün, Jean-Paul Sartre’a yazdığı ve varlığından şimdiye kadar kimsenin haberdar olmayıp, Orléans’lı 2 kütüphanecinin bir koleksiyonerden aldıkları kitabın içinden çıkan tarihsiz mektuptu. Nasıl konuşulmasın ki, Camus ve Sartre arkadaşlığı edebiyat çevrelerinin üzerinde spekülasyon yapmayı sevdiği bir konuydu. Simone de Beauvoir, Olgunluk Çağı kitabında 2 filozofun tanışmalarını ve arkadaşlıklarının başlamasını anlatsa da bazı yazarlar Camus ve Sartre’ın birbirlerinden fazla hoşlanmadıklarını iddia ederler. Bu iddiaların temelinde 2 filozofun yazışmalarından imha edilmeden kalan nadir örneklerin iğneleyici kritiklerle dolu olması yatıyor denebilir. Camus ve Sartre’ın arkadaşlıklarının bitmesinin nedenleri üzerinde kafa yormaktan vazgeçmeyen araştırmacılar ve meraklılar için beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan mektup, üzerinde çok tartışılan arkadaşlığın varlığını kanıtlar nitelikte. Mektupta Camus hem Sartre’a hem de sadece arkadaşlarının hitap ettiği şekilde “Castor” diyerek Simone de Beauvoir’a yazıyor ve “size çok çalışmak dilerim. Zira ben ve arkadaşlarım kötü bir iş çıkardık. O kadar kötü ki geceleri zor uyuyorum. Döndüğünüzde beni haberdar edin, bir araya gelip sakin bir akşam geçirelim” diyor. Mektubun tarihi, ve Camus’nün bahsettiği “kötü işin” ne olduğu tam bilinmese de tanıştıkları yıl olan 1943 ile, aralarının açılmaya başladığı 1948 yılları arasında yazıldığı tahmin ediliyor. Mektup, Camus’nün doğumunun 100.yılı nedeniyle 3-8 Eylül arası Lourmarin’de düzenlenecek sergide görülebilecek.
***
Mevsim değişir ve sonbahar okuma listeleri hazırlanırken; Le Monde gazetesi Türkiye sorumlusu Guillaume Perrier ile Le Figaro gazetesi Türkiye sorumlusu Laure Marchand’ın beraber kaleme aldığı “La Turquie et Le Fantome Arménien” kitabı piyasaya çıktı. İki gazetecinin detaylı saha araştırmaları ve röportajları bir araya getirerek yazdıkları kitap aynı zamanda soykırımla ilgili Fransa’daki yasa tasarısı tartışmalarına da yer veriyor. Kitap L’express 2013 okuyucu ödülünü aldı.
***
2014 Paris kitap fuarıyla ilgili haberler gözümüze çarpmaya başlayınca “Mart gelse de kitap fuarı başlasa” diyerek geri sayma zamanı geldi demektir. Bu yıl kitap fuarını merakla beklememiz için fuarın onur konuğu açıklandı bile; Arjantin. 21-24 Mart arasında yapılacak fuara modern Arjantin edebiyatını temsil edecek 30 yazar katılacakmış. Arjantinli ama sonradan Fransa vatandaşlığını da almış ünlü yazar Julio Cortazar da doğumunun 100.yılında fuarda anılacakmış. Cortazar’ın Türkçeye çevrilen kitapları arasında Seksek, Bir Sarı Çiçek, Büyüdükçe, Lucas Diye Biri, Güney Otoyolu, Mırıldandığım Öyküler, Açıklayıcı Bilgiler Elkitabı sayılabilir.
0 yorum:
Yorum Gönder