Daha Güzel Bir Dünya İçin (Feride Cihan GÖKTAN)

21. yüzyılda uzayın yakına geldiği ve neredeyse robotların hakimiyetine gireceğimiz iki binli yılların ilk çeyreğine eriştiğimiz bu modern dünya günlerinde ne yazık ki yok sayıldıkları bir çok ülkede olduğu gibi hala bu ülkede kadınlar derdest edilmeye devam ediliyor. Ellerinden ayaklarından kelepçelenip dünya nereye giderse gitsin siz kadınsınız,doğuracaksınız hem de üç tane,kürtaj yasak, sokağa filan da çıkmayacaksınız, kocanızın dizinin dibi yeriniz diye ataerkil bakış açısı kaba bir nesneleştirmeyle, kadının toplumsal yeri ve rolü biteviye tekrarlanıyor. Kadınlar doğuruyor, erkeklerden daha ucuza çalıştırılıyor, babasız çocuklar yetiştiriyorlar,dövülüyorlar, sokak ortalarında öldürülüyorlar. İkibinli yılların ilk çeyreğindeyiz ama kadınların kadim yalnızlıkları hele böyle bizim gibi yarı cahil /cahil toplumlarda hiç değişmedi. İktidarın, muhalefetin, mahallesinin baskısıyla kocaman bir boşluğun içine itilen şiddetin ve acımasızlığın büyümesiyle gittikçe de güçsüzleşen kadını kurtaracak en önemli faktör bu konuda farkındalığı gelişmiş insanların sayıca artmasıdır. Kadını nesneleştiren onu bir rahim iki yumurtalık tanımlamasının içine hapseden söylemlerin yerine onları özneleştiren söylemlere ihtiyacımız var. Özellikle kadın yazarların gelişmiş kadın duyarlılıklarıyla yazdıkları metinler bunun için var bence;öyküler,şiirler,romanlar.

Esma Zafer Ertan.Egeli Kadın Yazarlar Platformu üyesi. İzmir körfezinin özgür maviliğinde yaşarken kadınların daraltılmış ufuklarını,bu maviliğe hiç yakışmayan grileşmiş kadın hayatlarını dert etmiş kendine, daha çok özgürlük daha çok mavi için öyküler yazmış ve şimdilerde piyasadaki bir çok kadın öykü kitabı içinde kulvarda yerini almış durumda. Bir Bilet Lütfen kadın dostu bir kitap. Yazar bu ilk öykü kitabında derinlerdeki toplumsal yaraları deşmeye çalışırken örselenmiş kadın ruhunun yansımalarını da daha iyi görelim diye yüzeye çekmeye çalışıyor. Öyküler olay örgüsünden çok ruhsal çözümlemeler aşamasında okutturuyor kendini. Öyle ki bazı öykülerde yazarın kadın duyarlılığı o kadar incelmiş ki okurun kadın olması gerek, bu öykü sadece başka bir kadın tarafından algılanabilir dedirttiriyor insana.

İlk öykü "Ankanın Yaşamı" kocaman kalabalıklar içinde evli barklı ama yalnız bir kadının iç çırpınışlarının nasıl da mutsuz bir sona ulaştığını anlatırken,bir sonraki öyküde kasaba hayatlarındaki çaresizliğin bazen şehre kaçışlarla umutlara evrildiğini duyumsuyoruz. Kadının bastırılmış cinselliğinin ve öğretilmiş, dayatılmış toplumsal rollerinin nasıl da derinlerde sıkışıklık, mutsuzluk,incinmişlik yarattığını sade anlatımıyla okura geçiriyor.. Erkek ve kadın arasındaki derin uçurumun her an farkında olan yazar; bu uçurumlara , toplumsallaşma ve birey olma arasındaki uzak mesafeler de eklenince modern yaşamın yalnız ve çaresiz insanlarını kadının gözünden öyküleriyle canlandırmaya çalışmış. "Geç Kalan" öyküsünde arnavut kaldırımlarında yürümekte zorlanan ince topuklu ayakkabılı kadın günümüzün modern şehir kadınını çok güzel tarif ediyor bence...Israrla sokaklarımıza döşenen arnavut kaldırımlarında vazgeçemediğimiz ince topuklu ayakkabılarımızla yürümek gibi bir şey kadın olmak. Oysa kadınlar kendi kimlikleriyle rahat yürümeli, yollarında ataterkil düzenlerin engelleyici girintileri ve çıkıntıları olmamalı.

Ege Kadın Yazarlar Platformu grubunun başka bir üyesi M. Miskioğlu'nun kitap hakkındaki yorumlarını da bu yazıya aktarmak istiyorum. Şöyle demiş Miskioğlu:

" Hayata bağlayan yanını ve bir sevdiğini kaybeden, umut aramayı bırakmış ancak umutsuzlukla barışmış yalnız insanların yanı sıra, gündelik -ve genellikle zorluklar içeren- hayatın biteviyeliğinde sıkışan, nefes almaya uğraşan, özlemlerine, hatta umutlarına ve güçlü içgörü özelliklerine rağmen kendiliğinin döngüsünden çıkamayan kadınlardan oluşan öykü kişileri dikkat çekiyor. Kitap boyunca yer yer gülümseten mizahın ve açık net üslubun tüm rahatlatıcılığına karşın, hüzün eksik olmuyor üzerimizden…"

Kitap Dostoveyski'nin "herkesin yolu ayrı" sözüne atıfla başlıyor.Ülkemizde bugünlerde yüksek tondan vurgulanarak kadını daha çok nesneleştiren aynılaştıran aslında hiçleştiren ataerkil söyleme karşı durmak için "herkesin yolu ayrı" demek gerekir; ve ilave etmeli "bir bilet lütfen"...

Daha güzel bir dünya için.

BİR BİLET LÜTFEN, Esma Zafer Ertan, Neziher Yayınları, 2013

1 yorum:

  1. güzel öyküler... insanı sarıp sarmalayan, kadın-insan olmanın güçlüklerini duyumsatan, insani ruhsallığın damıtılmış hallerinden kesitler...

    YanıtlaSil