Sokaktakiler kim tartışmaları süredursun sokaklarda barikatlar yanmaya başladığından beri başka bir dünyada, başka bir ülkede yaşıyoruz. Yanan barikatlar sadece barikatın ardında bir yumruk gibi kenetlenen farklılıkları değil, onlara sövenleri de başka bir zemine oturttu. Halkları, insanları tuğlalar gibi gören strateji uzmanları, dünyaya doğrudan bakmak günahmış gibi yan yan bakıp yalan üreten muhafazakâr ideologlar, on yıldır Voltaire’in Candidesini oynayan liberaller hatta yıllardır ‘dipten gelen dalga’nın peşine düşmüş sosyalistler… Türkiye artık herkes için başka bir yer. Devrim mi istiyorduk; hiç beklemediğimiz anda on binlerce, yüz binlerce kişi devrim oldu. Artık bu yeni zemin üzerinde işçilik yapmanın, çalışmanın zamanı; ülkeyi aşkla örmenin zamanı.
Bildiklerimiz, Öğreneceklerimiz
Şaire, “o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi” dedirten anneleri, gördü çocuklarının büyüdüğünü. Korkunun karşısına ancak kahkahayla, doyasıya neşeyle çıkılabilirmiş, hepimiz gördük. Korkunun yenildiğini gördük. Artık onunla değil derdimiz, daha öğreneceğimiz çok şey var. Öğreneceklerimiz barikatların ardında bir bir örüldü, örülüyor. Marx’a atıfla Haziran günlerini hatırlayanların romantizmini paylaşmıyor değilim, ’90 kuşağı anlatılarını da merakla izliyorum. Fakat Marx’ın 18 Brumaire’deki uyarılarını asla gözden kaçırmayarak. Burjuva devrimleri için “ölmüşlerimizin uyandırılması, yeni verilen mücadeleleri yüceltmeye yaramıştı, yoksa eskilerin parodisini yapmaya değil” diyor Marx, eskinin “gerçek hayatta bulunacak çözüme değil; devrimin ruhunu yeniden bulmaya” yaraması gerektiğini öğretmişti bize. 68 devrimcileri, 78 devrimcileri, dünyaya başka bir estetik içinden bakmayı bize öğretti; analarımıza ve çocuklarımıza ‘çiçekler içinde bir dünya’ sunma hayallerimizi onlardan devraldık, ama bugünün gerçekliğini daha gerçek kılmaya koşulduğu anlamda; çünkü gerçeğin devrimci olduğunu da yaşayarak öğreniyoruz ancak.
Yeni Bir Çağa Uvertür
Walter Benjamin, çocukluktan çıkışını büyüye olan inancının sarsıldığı döneme denk olduğunu söyler. Yalın gerçekle karşılaşma anıdır bu ve artık büyünün sunduğu olanaklar yasaktır. Fakat bu yasağı, sonraları büyü dışı araçlarla delmeye devam ettiğini anlatır. Ankara’nın son haftaları yeni bir çağa uvertür gibiydi. Bir şeyler aniden yalın gerçeklikmiş gibi binlerce insanın karşısına dikiliverdi. Sanki hiç karşısında duramazmışız gibi görünen TOMAlar, biber, portakal gazları, kaskları ve üniformalarıyla kıyıcılığını arttıran polisler, akrepler. Büyülü gecelerin barikatları, talcid, reni, deniz gözlükleri ve viks sürülmüş geniz yakan maskelerle yalın gerçeklik gibi görünen şey alt edildi. Ve olmazsa olmaz dayanışma çığlıkları, sloganlar tanıdık tanımadık birbirinin yolunu, arkasını kollayan yoldaşlar yeni bir çağın insani ilişkilerine olan özlemi dünyanın en güzel melodilerinden alınmış bir ritimle haykırıyordu sanki. Yeni ilişkilerin kurulacağı yeni dilin nüveleri, o büyük devrimcinin kitaplarından okuduğumuz halkın kendiliğinden yaratıcılığının içinden çıkmıştı bile. Direnişte adları asla silinmeyecek yoldaşlarımızı tanıdık. Ethem’i, Abdullah’ı, Mehmet’i.
Mücadele Bitmedi Daha Yeni Başlıyor!
Ece Ayhan, “aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler” demişti yıllar önce. Şimdi daha cesurca kavrayabiliyorum dediklerini. Bir siyasal partinin yıllardır süren hükümdarlığının pervasızlığında, hukuksuzluğunda ve zulmünde bütün bir sistemin biriktirdiği öfke dışarı çıktı artık. Fakat bu düzenin savunucuları, uygulanmadığı zaman da kendini var eden o eski hukuka dönüşü isteyen ve buna dair gelecek ilk göz kırpmaya tav olacak liberal abiler, ablalar, muhafazakar beyfendiler hanımefendiler, aşk örgütlenmektir, bir insanı, bir kenti, bir yasayı ve bir ülkeyi nasıl örebileceğimizi öğrendikten sonra, artık yalanlara karnımız tok. Yalın gerçeklik diye sunduklarınıza da. Bizler artık korkmuyoruz, sizler de korkmayın! Yeniden kurulacak bir dünyayı ilmek ilmek örmek, uzun soluklu iş, ama artık daha mümkün. Barışa daha yakınız, kardeşçe direnen yüzbinler kardeşçe yaşamayı herkesten iyi öğrendiler; özgürlüğe daha yakınız, serbestlik dışında bir varlık alanın özgürlüğü yarattığını öğrendik; eşitliğe daha yakınız; tek başına kurtuluşun olmadığını öğrendik. On binlerin haykırdığı gibi, Mücadele bitmedi daha yeni başlıyor.
0 yorum:
Yorum Gönder