Ülkemizde Tüfek, Mikrop ve Çelik adlı kitabıyla tanınan Jared Diamond yeni kitabı The World Until Yesterday’ de (Düne Kadar Dünya: Geleneksel Toplumlardan Ne Öğrenebiliriz?) Yeni Gine’de yıllardır sürdürmüş olduğu saha araştırmalarının kazandırdığı deneyimlerden yola çıkıyor. Robin McKie, yazarla The Observer için yaptığı röportajda yeni kitapta ‘intikam duygusunun’ merkeziliğine işaret ediyor. McKie, Diamond’ın görüşüne göre, modern toplumların gayri şahsi cezalandırma pratiklerinin öç duygusunun insan yaşamındaki merkeziliğini geleneksel toplumlar kadar iyi kavrayamadığının altını çiziyor.
McKie, kitapta bazı ilkel toplumların, dulların kardeşlerinin kocalarıyla ya da oğullarıyla eşleştirilmeleri ya da yaşlıların öldürülmesi ya da intihara teşvik edilmesi gibi kabul edilemez pratiklerinin altının çizildiğini vurguluyor. Buna karşın, kitapta, özellikle belirli ilkel toplumların çocukların yetiştirilmesi ve yaşlıların toplumsal olarak yararlı kılınması ve böylelikle daha mutlu bir yaşlılık sürebilmelerini sağlamak konusunda önemli üstünlükleri olduğuna da işaret ediliyor. Diamond bazı ilkel toplumların çocukların yetiştirilmesi konusundaki oldukça müsamahalı ve şiddet ve cezalandırma içermeyen yöntemlerini kendi çocukları için de benimsediğini belirtiyor. Kitabın McKie tarafından altı çizilen diğer bir önemli katkısı ise özellikle ilkel toplumların doğayla uyumlu bir toplumsal yaşam konusunda oldukça önemli deneyimleri olduğu gerçeğini vurgulaması.
Kitap üzerine Guardian için Wade Davis tarafından yazılan bir değerlendirme ise Diamond’ın tüm yapıtlarını kateden “coğrafi-çevresel belirlenimcilik” olarak adlandırılabilecek yaklaşımını eleştirerek yazarın son çalışmasına bakıyor. Davis, Diamond’ın bundan önce yayınladığı ve Tüfek, Mikrop ve Çelik’i de içeren çalışmalarının, 19. yüzyıl aşamacılığından kaçamadığını vurgulamakta. Davis’e göre yıllarca sözde bir biyolojik veya genetik üstünlük üzerinden Batı’nın gelişimini açıklayan paradigmaların yankısı, Batı dünyasını “coğrafi avantajından” dolayı insanlığın siyasal ve toplumsal deneyiminin en üstün aşamasına çıkmış olarak görmesi dolayısıyla Diamond’ın eserlerinde de görülebilmektedir.
Davis, çok geniş bir uzmanlık alanı olmasıyla tanınan yazarın bu kitabında ilgilendiği konu açısından kültürel ve sosyal antropolojinin de alanına girdiğini ancak bu alanda daha yirminci yüzyılın ilk yarısında Franz Boas tarafından başlatılan yöntemsel gelişmelerin dahi çok gerisine düştüğünü belirtiyor. Yine de, cevap aradığı soruların büyüklüğü ve özellikle modern uygarlığın yarattığı sorunların ekolojik ve toplumsal maliyetleri üzerine çok kapsamlı bir tartışmayı kendine has bir bakış açısıyla yürütmesi dolayısıyla Diamond’ın çalışmaları ilgiyle takip edilmeyi hakediyor.
0 yorum:
Yorum Gönder