Bilmeyenler için söyleyelim, “mahsus mahal” biri için özel olarak hazırlanmış yer anlamında kullanılır. Memleketimizde ise aynı zamanda hapishanelerdeki tabutluk anlamına da gelir. Taşıdığı anlamın tam da yanında durarak üç aylık hapishane ve edebiyat dergisi olarak çıkıyor Mahsus Mahal ve belki de her derginin çıkış noktası olan “bir eksikliği tamamlama” işini, hedeflediği gibi devam ettiriyor. Onların tam olarak ne yapmaya çalıştığını bilmek isteyenlere ise Dergi’nin ağzından şu açıklama yeterli sanıyorum “ içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye kurulan bir köprü işlevi görmektedir. İçeride yazan onlarca mahpusun ürünlerini değerlendirip Türkiye’deki edebiyat ortamına sunarak hapishanede üretilen edebiyata dikkatleri çekmekte; aynı şekilde içerideki onlarca mahpusu yazmaya özendirerek onların birikimlerini değerlendirme zemini yaratmaktadır.”
En son çıkan 19. Sayılarıyla 7. Yılına giren dergi, Neşet Ertaş’ın Yugoslavya’da 3 ay hapse mahkûm olduğu zaman yazdığı "Hapishane’de Güneş Doğmuyor" türküsü ile karşılıyor bizi. İlerleyen sayfalarda ise Yalçın Hafçı’ya ait “İnsan Kendini Özler” ve Alparslan Nas’a ait “Hapishaneler ne için var” Makaleleri oldukça ilgi çekici.
0 yorum:
Yorum Gönder