Halide Edib Adıvar’ın “Handan” romanı vicdan üzerine kurulu edebi mektuplardan oluşur. Handan, aile yaşamı hakkında sorgulayıcı, ilişkiler hakkında sosyal ve psikolojik vurguları olan bir romandır. Belki de bu nedenle edebiyatımızda hâlâ önemini korumaktadır. Romanın siyasi olarak, toplumsal olarak ve ailevi ilişkiler bağlamında incelenmesi olasıdır. Romanda, başkarakter Refik Cemal, eşi Neriman’a bağlıyken de, ihanete adım atarken de, diğer kahraman Server’in, Handan’dan nefret etme sebebinde de vicdan vardır. Ve tabii ki Handan’ın sonu da vicdanla şekillenir.
Roman 1902’de Refik Cemal’in yakın arkadaşı Server’e mektubuyla başlar. R. Cemal evlilik haberini verirken, Neriman’ı “güvenilir, sakin” ve güzel bulduğunu anlatır. Neriman’ın memleket sorunlarına seyirci olduğunu, “ot” düzeyinde ilgilendiğini söylese de cümlenin ardına “bir ot, bir çiçek, bir şey!” (s, 27) diye de eklemeyi unutmaz. Adıvar, sosyal yaşam içinde kadının durumuna ince ama güçlü bir gönderme yapar. R. Cemal memleket sorunlarına kayıtsız kalmayan bir erkektir; hayatını paylaştığı kadının da sadece “güvenilir” olması ona kâfi gelmeyecektir.
Handan, kardeşi kadar yakın olan akrabası Neriman’ın aksine, öğrenmeye açık, meraklı, dikkat çeken, tavır ve sözleriyle şaşırtan genç bir kadındır. Handan aldığı eğitim ve öğrenme gayreti ile gelecekte halk için bilinçli uğraşlar peşinde olmak isterken karşısına, eğitimine destek olan öğretmen, sosyalist Nazım çıkar. Nazım’ın, Handan’ın ruhuna hitap etmeden yaptığı evlilik teklifi kötü günlerin başlangıcı olur. Bu aşka sonuna kadar hazır iken, teklifin sadece siyasi davaya ortak edilmek istendiği için yapıldığını sanması ve onu reddetmesi hayatı boyunca taşıyacağı bir kambur olur.
Refik Cemal ve Server, arkadaşları Nazım’ın ölümünün ardından Handan’ı sorumlu tutsalar da uzun süre yüzleşemezler. Ancak R. Cemal’in Server’e yazdığı mektupta Handan’ın iç dünyasına şaşkınlıkla yakınlaştığı görülür: “… Bu kadının gözleri lakırdı söylüyor, Server. Adeta nazarlarındaki derin ve elemli şeye titredim, ürperdim, fakat mağlûp olmak istemedim…” (s,106). Adıvar karakterlerin ruhsal ayrıntılarını kişiliklerine öyle yerleştirmiştir ki hiçbir kelime ne fazla ne de aykırı gelir okuyucuya. Önyargıların o günlerde de bugün gibi tehlikesine, her duruşun bir sonuç olduğuna dikkati çeker.
Handan Hüsnü Paşa ile evlenir, daha doğrusu mutsuz yaşantısını ona adar. Adıvar, sevgisiz yapılan evliliklerin sızısını anlatırken, aile ortamında takındıkları maskeleri bir bir açığa çıkarır. Aralarındaki sevgisiz, yorgun evlilikte biri diğerinin geçmişini, diğeri şimdiki ihaneti kabul ederken, hâlâ her ikisi de beğenilme ve beğenme, aidiyet duygusunu arar. Handan eşinin ihanetini ruhen asla kabul etmemiş, hesapsız içine atmıştır. Oysa, o herkesin hayatında yer alabilecek, yokluğu boşluk yaratacak egemen bir karakterdir. O kadar ki, evine ve karısına sadakatle bağlı R.Cemal bile Neriman’ın boşluğunu Handanla doldurmak isteyecektir.
Romandan okuyucuya kalan sosyal yaşamdan, takılan maskelerden, silah olarak kullanılan önyargılardan çok aşkın acısıdır. Belki de yazarın önemle vurguladığı yaşananlar her ne olursa olsun aşkın vicdanla barınmayacağıdır. Handan her ikisini de terk etmek istediğinde dahi aşk yanı başındaydı… Siz hangisini tercih ederdiniz?
HANDAN, Halide Edib Adıvar, Can Yayınları, 11. Basım 2013
0 yorum:
Yorum Gönder