Evrim üzerine söylenecek çok söz var. Ancak Michael Shermer’ın “Evrim ve Yaratılışçılık” kitabında dökülen cümlelerin sebebi, evrimin, karmaşıklığının iki yüz yıl öncesinin bilimsel birikimle algılanmaya çalışılan, öznel ve felsefi anlamlar yüklenip kişisel yorumlarla süslenerek tartışılan ve nihayetinde anlamsızlaştırılan bir “bilim” olmasıyla ilgili. Shermer aynı zamanda, bu bilimsel alana uzak ama pozitif bilimin penceresini kendi içsel perdeleriyle kapatmamış insanların bilgi kirliliğine maruz kalmadan evrimi anlayabilmelerini amaçlamaktadır.
Bir zamanlar yaratılış-”çı” olan Shermer, günümüz yaratılışçılarının argümanlarına karşı somut bilimsel deliller sunarak, evrimin yaklaşık iki yüz yıl önce ortaya atıldığı haliyle “sadece bir teori” diyerek küçümsenemeyeceğini ve canlılık biliminin merkezinde duran çok önemli bir bilim dalı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Üstelik evrim, salt kuramsal tartışmaların alanına ait olmayan, hepimizin hayatının bir parçası haline gelmiş bir bilim.
Bir Bilim Olarak Evrim
Son 50 yılda, yaşam biliminde moleküler biyolojinin devrimine tanıklık ettik. DNA’nın keşfinden, insan genom projesine uzanan süreçte, bilim insanlarının araladıkları yaşamın saklı kapıları, Darwin’in dünyaya getirdiği bu teoriyi besledi, paleontoloji ve jeoloji gibi diğer bilim dallarından aldığı destekle büyüttü ve kendi ayakları üzerinde duran bir bilim dalı haline getirdi. Bugün evrim bilimi sadece canlıların nasıl oluştuğu sorusuyla ilgilenmiyor, pek çok yaratılışçının da faydalandığı sağlık alanındaki birçok yeni tedavinin temelini oluşturacak araştırmalar bir bilim olarak evrimin algılanması sonucunda mümkün oluyor. En basitinden, her yıl milyonlarca insanın etkilendiği kanser ve enfeksiyon hastalıklarının tetkikinde ve tedavisinde evrim biliminin ışığında geliştirilen yöntemlerin kullanılıyor olması, bundan yararlandığı halde kör gözlerle “evrim” sözcüğünü bile yasaklamaya çalışan zihniyetin nasıl bir açmazda olduğunun göstergesidir.Peki, bilimsel dayanaktan ve somut delillerden yoksun, hiç bir saygın bilimsel dergide kendisine yer bulamayan “yaratılışçılık” ve “akıllı tasarım” nasıl oluyor da evrim biliminin karşısına bir alternatif olarak sunulmaya çalışılıyor? Ortadaki en büyük yanlışlık, başlangıçta insanlığın ve doğanın döngüsünü anlamaya yönelik sorulara cevap vermek adına ortaya atıldığı için; pek çok düşünsel akımda kendine yer bulan evrimi, kendi başına araştırma alanları olan bir bilim dalı olarak algılanmamasıdır. Bunun yerine, ona, yarattığı ya da etkilediği düşünce akımları bağlamında, bir din ya da salt bir inanç sistemi olarak bakarak “kendini -çi ekiyle türeterek evrimi destekler ya da karşı durur konuma sokan” binlerce insan, evrim biliminin günümüz pozitif bilimlerine olan katkısını yadsımaktadır!
Evrim bilimi bugün kuantum fiziğinin, astronominin veya tıp, genetik gibi bilimlerin yaptığı şekilde kendi alanında bilinmeyenlere ışık tutmak için çalışmaktadır. Tıpkı diğer dallarda olduğu gibi, evrim konusunda çalışmalar yapan saygın bilim insanları vardır ve bu çalışmalar günümüz bilim dünyasının kabul gören en saygın dergilerinde yayınlanmaktadır. Evrim biliminin karşısına sunulmak istenen ve bu yolla aksini ispatlamaya çalışacakları düşünülen, “akıllı tasarım” ve “yaratılışçılık” gibi kavramlar, bir bilim olmaktan ziyade olayın felsefi ve bireysel inançlar sisteminde çatışmasından doğan boşlukları doldurmak için geliştirilen, bilimsel dayanaktan uzak “fikirler demeti”dir. Akıllı tasarımın ve yaratılışçılığın hiç bir bilimsel bulgusu yoktur ve hiç bir hakemli bilimsel dergide bu kavramların savlarına dair bir çalışma yayınlanmamıştır. Bunun sebebi, elbette -yakın zamanda ülkemizde evrimin başına geldiği gibi- bu bilimsel dergilerin akıllı tasarımı sansürlemesi değil, akıllı tasarımın her hangi bir bilimsel veriyle desteklenmemesidir.
Bilimin Tarafsızlığı
Shermer, “Evrim, inanç ve dinin yerini alamaz!” diyor kitabında ve ekliyor, “Bilimin bunu yapabiliyormuş gibi görünmekte hiç bir çıkarı yoktur. Bilim, sadece kanıtla ayakta durur veya çöker.” Bu bağlamda anlaşılması gereken en önemli şey şudur: Evrim mevcut dinlerin karşısında rakip olan bir din değildir, bir inanç sistemi de değildir. Ama her bilim dalının yaptığı gibi gelişimi, kabul gören genel geçer dini, toplumsal ve bireysel yargılarla çelişecek fikirler doğurmuştur. Bu noktada Shermer’a kulak verecek olursak: “Evrimle inanç arasındaki herhangi bir bağlantı, inanç veya inançsızlık evrim teorisine dokunamaz. Çünkü bilimsel teoriler tarafsızdır.”Bugün modern fizik ve astronominin evrenin oluşumu ya da gelişimiyle ilgili olan çalışmaları da kutsal kitaplarla çelişmektedir. 1969'da insanoğlu aya ayak bastığında da bu kabullenilmesi zor bir şeytan oyunuydu! Bilimsel delillerin karşısına kutsal kitapların metaforlarıyla yaklaşmak komiklikten öteye gidemez ne yazık ki. Çünkü bu iki kavram bir birinden tamamen çok farklıdır. Din ve bireysel görüşler, nesnel bilimin yönlenmesinde etkili olabilir, ancak, nesnel bilimin ulaştığı veriler bu görüşlerin aksini ispat edebilir ve çoğu zaman etmiştir de! Bilim ile din arasındaki çizgiyi açıklamak gerekirse; aksi bir durumla karşılaştığı anda bilim adamı kendi yorumladığı verisinden bile şüphe etmek durumundadır. Bu yüzden laboratuvarda “bireysel dünyasının renkli gömleğini çıkarıp, bilim dünyasının beyaz önlüğünü giymek” zorundadır! Renkli gömleğinde, din, bireysel inanışlar, günümüzün toplumsal kabulleri gibi öğeler yer alırken, beyaz önlük tamamen o andaki veriyle anlam kazanacak düşüncelerini yansıtmaktadır. Beyaz, yani tarafsız! Dini inanç ise kanıt aramaz, tartışmaz, kendinden taraftır her zaman ve her şeyi koşulsuz kabul eder. İşte bu yüzden, Shermer’a göre “din ve bilim insanın doğasında farklı yerleri doldururlar.”
“Bunları göz önünde bulundurduğunuz zaman, sapla samanı karıştırmadan her iki kavramı da algılayabilmek mümkün” diyor Shermer. Evrimden bahsedeni “dinsiz”, dinini kendi içinde yaşayarak evrime bakabileni de “yobaz” olarak keskin çizgilerle nitelemektense, her iki kavramı birbirini gölgelemeyecek ölçüde yaşamayı bilmek en sağlıklısı olacak. Tekrar hatırlatmak gerekirse, evrim bir din değildir, din bir bilim değildir. Sonuç olarak evrim biliminin geçersizliği, ne akıllı tasarımla ne kutsal kitapla kanıtlanabilir. Bir geçersizlik varsa eğer, ancak bu bilim dalının ilerleyen zamanlarda elde edeceği verilerle şekillenebilir. Ancak şu an var olan bilimsel birikime bakarsak, evrimin önümüzdeki yüz binlerce yıllık bilimsel süreçte bile tümden geçersizliği pek mümkün görünmüyor.
Shermer'ın "İnsanlar Neden Saçma Şeylere İnanır"ı ile birlikte bu kitabı da almıştım. İnsanlar Neden Saçma Şeyere İnanır'ı 2 aydır bitiremedim, umarım bu kitap da o kadar zorlayıcı değildir! =)
YanıtlaSil