Gezi direnişi boyunca sürekli olarak gündeme gelen konulardan biri “isyancıların” ve “direnişçilerin” ortaya koyduğu mizahi performans oldu. Afişlerle, duvar yazılarıyla, şarkılarla, sloganlarla, Twitter temaşasıyla, sosyal medya paylaşımları, web siteleri ile direnişin mizahi yönü öne çıktı. Direnişçiler İstanbul sokaklarını, Gezi Parkı’nı ve Türkiye’yi bir eylem ve karnaval mekânına çevirdiler. Gelişmeler, toplumsal hareketlerin mizahi ve ayrıksı yönleri ile ilgili tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Özellikle 1980’lerin ortalarında Batılı akademik çevrelerde fazlaca bir ilgiye mazhar olan (“Bahtin endüstrisi” deyişinin ortaya çıkmasına yol açacak kadar yaygın bir ilgiydi bu) Mikhail Bahtin’in karnaval imgesine sıkça başvuruldu. Gelişmeler, iktidarı alaşağı etme ve iktidara karşı direnmenin farklı yönlerini öne çıkaran James Scott ve Barry Sanders gibi figürlerin de çalışma ve kavramlarını gündeme getirdi.
James C. Scott’ın Tahakküm ve Direniş Sanatları (1995, Ayrıntı) adlı kitabı, “Akıllı köylü büyük efendinin karşısında yerler kadar eğilir ama sessizce osurur” diyen Etiyopya atasözünü aktarırken aslında kitabın ruhunu ve temel iddiasını ortaya koyar. Ezilenlerin “yanlış bildikleri”, “kandırıldıkları”, “uyutulduklarını” iddia eden egemen ideoloji tezinin eleştirisinden hareketle tahakküme karşı geliştirilen farklı direniş türlerinin varlığına işaret eder. Malezya yerlileri üzerine yaptığı antropolojik çalışmalarıyla bilinen Scott, kapitalizm öncesi direniş biçimlerinin modern dünyada da karşılık bulduğunu savunuyor. Scott, doğrudan devrimci bir biçimi olmayan pasif direniş biçimlerinin sadece köylülüğe özgü olmadığını, pek çok yer ve zamanda tahakküm altındaki birçok grubun eylem repertuarında farklı direniş biçimlerinin gözlemlendiğini bildirir: İş yavaşlatma, mizah ile eleştirme, dedikodu, arkadan sövme vb. gibi eylemlerin çoğunun aslında ezilenlerin baskı karşısında tepkisi olarak görmek gerekir. Scott’a göre hâkim ve tabi gruplar, iki tarafın da bildiği bir senaryoya uyarak mücadele içerisine girişirler. Gündelik olanda gizlenen bu senaryolar, karşı tarafın kararlılığını sınayan ve kendi mücadele alanının sınırlarını genişletmeye çalışan bir niteliğe sahiptir. Hâkim gruplar iktidarını normalleştirip doğallaştırmaya çalıştıkça, tabi gruplar bu iktidarı aşındırmanın yolları üzerine çalışır. Benzer bir izlek görece daha yakın zamanda Türkçeye kazandırılmış olan Gündelik Hayatın Keşfi (1. ve 2. Ciltler 2009, Dost) adlı çalışmalarıyla Michel De Certeau’da da görülür. De Certeau, madunların taktiklerini muktedirin stratejilerinin karşısında “idare etme” sanatına, kullanımlar ve taktiklere odaklanır. Bu arada, Tahakküm ve Direniş Sanatları’nın baskısının tükenmiş olduğunu not ederek Ayrıntı Yayınları’na durumu arz edelim.
Scott’ın gündelik hayat içerisinde gerçekleştiğini varsaydığı mücadelenin bir ayağı mizahtır. Bu açıdan Scott’un direniş sanatları ve “gizli senaryolar”a yaptığı vurgu Bahtinci karnaval kavramı ile etkileşimli olarak okunabilir. Karnaval toplumsal sınırların yıkıldığı, alaşağı/altüst edildiği, gerçeklerin ve gerçeklerin sapkın yorumlarının dolaysız bir şekilde ortaya serildiği ve farklı dillerin, aksanların bir arada konuşulabildiği bir ortamı anlatır. Bakhtin’e göre karnavalın belirleyici öğelerinden biri gülmedir. Sahici gülme ciddiliği yadsımaz, onu kapsar. “Gülme dogmatizmden, hoşgörüsüz ve korkutucu olandan arındırır; fanatiklik ve ukalalıktan, korku ve sindirmeden, öğreticilikten, toyluk ve yanılsamadan, tekil anlamdan, tekil düzeyden, duygusallıktan kurtarır.”
Bakhtin, özellikle Rönesans döneminde ortaya çıkan ve ortaçağın ikili dünyasını -ciddi kilise retoriği ve gülme ile kendini yansıtan karnaval yaşamının- gülme yönünde büken, dönüştürücü gülme eyleminin, dünyayı sorgulama ve değiştirmede büyük rolü olduğunu savunur. Karnaval, komik olanla eşzamanlı ortaya çıkan küçük düşürülmeler, rezaletler ve aşırılıklarla gerçekliği ortaya çıkarma potansiyeline sahiptir. 2001 yılında, Sibel Irzık’ın bilgilendirici önsözüyle ve Cem Soydemir’in akıcı çevirisiyle Ayrıntı Yayınları’ndan yayımlanan Karnavaldan Romana, Rabelais ve Dünyası (2001, Ayrıntı) ve Dostoyevski Poetikasının Sorunları (2004, Metis) başlıca Bakhtin çevirileri. Aynı zamanda Bakhtin uzmanı Craig Brandist’in Bahtin ve Çevresi (2011, DoğuBatı) adlı çalışması da kayda değer.
Barry Sanders Kahkahanın Zaferi (2009, Ayrıntı) kitabında Bakhtinci gülmeyi tarihsel bir bağlama yerleştirir. Gülmenin yıkıcı bir tarihini yazma iddiasıyla yola çıkan Sanders, gülmenin direnişi tetikleyen etkilerini ve egemenlerin buna karşı aldığı pozisyonu masaya yatırır. Sanders’a göre nesnelere tek bir bakış açısıyla bakmamak, onlara ilişkin kurgusal ve imgesel dünyalar yaratmak mizahın ya da genel olarak estetik deneyimin beslendiği alandır. Hayal gücünün beslediği mizah, nesnelerin yeni bir biçimde görülebilmesini sağlar. Bu da günlük yaşama ile mesafe alınmasını sağlayarak, gerçek olana karşı uzaklığın oluşturulmasına, umudun ve düşlerin alanının genişletilmesine olanak verir. Konuyla ilgili çarpıcı çalışmalardan biri olan The Politics and Poetics of Transgression’da (İhlalin Polititası ve Poetikası, 1986) Peter Stallybrass ve Allon White Bahtinci karnaval kavramını ideolojik repertuarların ve kültürel pratiklerin çalışılmasında kullandılar. Ayrıntılarına giremeyeceğimiz bu çarpıcı çalışmanın yakın zamanda Türkçeye kazandırılması dileğimizi burada not edelim.
Son olarak, gülmenin, mizahın, karnavalın iktidar ilişkilerini alaşağı etme potansiyeli ile ilgili şüphelerin altını çizmek mümkün. Scott’un “gizli senaryolar” argümanında neler olup bittiğinden “haberdar olan”, ne olup bittiğini “bilen”, kamusal senaryonun bir parçası olarak itaat eden, ama aslında itaat edermiş gibi yapan, direngen maduniyet konumları tanımlanır. Bu, “bilmiyorlar, ama yapıyorlar” sözleri ile formüle edilen yanlış bilinç tezlerini açık bir şekilde yadsımak anlamına gelir. Yanlış bilen öznenin yerini, rol yapan öznenin gizli senaryosu alır. Oysa Gramsci’nin madun sınıfların tarihlerinin zorunlu olarak parçalı ve episodik olduğuna dair yaptığı vurgusunu hatırlamak; bunu, Althusser’in ideolojinin maddiliğine yaptığı vurgu ile birlikte düşünmek belki birkaç soru işaretinin doğmasına katkıda bulunabilir.
TAHAKKÜM VE DİRENİŞ SANATLARI, James D. Scott, Çev. Alev Türker, Ayrıntı Yayınları, 1995.
GÜNDELİK HAYATIN KEŞFİ I-II, Michel De Certeau, Çev. Lale Arslan Özcan (Cilt I), Ç. Eroğlu, E. Ataçay (Cilt II), Dost Kitabevi Yayınları, 2009-2010.
KARNAVALDAN ROMANA, Mikhail Bakhtin, Çev. Sibel Irzık, Ayrıntı Yayınları, 2001.
KAHKAHANIN ZAFERİ, Barry Sanders, Çev. Kemal Atakay, Ayrıntı Yayınları, 2009.
0 yorum:
Yorum Gönder