Edebiyat ve Edebiyat Eleştirisi (Bora ERDAĞI)


Türkiye’de Türkçe edebiyatın yeterince gelişim imkânı bulamadığından şikâyet eden çok sayıda kişi bulunmaktadır. Bu kişiler ister meslekten bir edebiyatçı ister amatör bir edebiyatsever olsunlar şikâyet olarak ilkin, edebiyat eleştirisinin yokluğuna ya da yetersizliğine odaklanmaktadırlar. Pek haklı olarak süreli edebiyat dergilerinde sürekli olmayan tek şeyin edebiyat eleştirisi olduğuna ve/veya tek başına edebiyat eleştirisinden mürekkep olan süreli yayın sayısının bir elin parmağınca dahi olmamasına işaret ederek şikâyetlerini dallandırıp budaklandırmaktalar. Elbette söz konusu şikâyetlerin ve bu şikâyetler için ortaya konan gerekçelerin belirli ölçülerde haklılığı bulunmaktadır. Ancak burada durmak ve şikâyetnamelerin dökümünü yapmaktan kendimi alı koymak istiyorum. Çünkü şikâyetleri yinelemenin, şikâyet konusu olan sorunları anlaşılır kılmaya neredeyse hiçbir etkisi yok. O halde çuvaldızı öncelikle şikâyetçilerin kendilerine ve ardından edebi dünyanın garabet dolu havasına yöneltmeleri gerekir. Ancak ben burada (sınırlı yer nedeniyle) konuyu Türkiye’de edebiyat eleştirisinin varlığından bir edebiyat eleştirmeni olarak Terry Eagleton’ın çalışmalarına doğru kaydırarak, dolaylı yoldan şikâyetlerin aşılabilmesine ilişkin bir cevap üretmeye çalışacağım.

Utku Özmakas, Eagleton’ın Marksizm ve Edebiyat Eleştirisi adlı kitabını çok kısa bir süre dilimize kazandırdı. Aslında bu kitap 1976 yılında yazılmış ve tamamen edebiyat eleştirisi alanında Marksizmin konumunu kavramaya çalışan “yeni-yetme okur-yazar”ı hedeflemiştir. Kılavuz ya da bir tür giriş kitabı olarak okunabilir. Eagleton bu kitabı yazdığında temel olarak iki şeyi “yeni-yetme okur-yazar”a göstermek istemektedir. Birincisi Marksist eleştirinin “akademik arşivlere” hapsedilmesinin tehlikeli olduğunu göstermek ve ondaki toplumu dönüştürücü rolü yeniden hatırlatmaktır. İkincisi ideolojileri anlamaya çalışan Marksist eleştirinin bazı “düşüncelerin, değerlerin ve duyguların” sadece edebiyatta bulunduğunu tespit ettiğini ve bunu nasıl yaptığını oldukça anlaşılır ve açık uçlu olarak ifade etmektir. Eagleton 2002 yılında bu küçük kitabın yeniden basımı esnasında, “İkinci Baskıya Önsöz”de şunun altını bir kez daha çizer: “Marksist eleştiri göz ardı edilemez; her önemli siyasal mücadele, bir düşünceler mücadelesi içinde yer alan öteki şeylerden yalnızca birisidir. Bu, insan bilimlerinin merkezî bir alanındaki mücadeleye katkı yapmaktır; elinizdeki kitabın yazılma nedeni tam da budur” (s.14). Yıl 2012, Eagleton halen Marksizm ve Edebiyat Eleştirisi kitabındaki iddialarını korumaktadır. Bunun iki nedeni bulunmaktadır. Birincisi Eagleton yaklaşık 50 yıllık yazarlık deneyimini hep aynı soru(n)ların etrafında şekillendirmektedir. İkincisi bu soru(n)lar başka tema ve konular etrafında çeşitleniyor olmasına rağmen temel olarak aynı türden çelişkilerden kaynaklanmaktadır. Çünkü 50 yıldır çok şey “değişmiş” olmasına rağmen ne sınıf savaşları ne toplumsal ayrıcalıklar ne sosyo-kültürel sorunlar sona ermiş değil. Dolayısıyla ideoloji, eleştiri, edebiyat eleştirisi, dil, kültür, kuram vd. gerçeklikler hakkında Marksist bir filozofun yorumlama, açıklama ve yazınsal müdahale hakkı kolayca tüketmesi beklenemez. Bu tespitimizi teyit etmek için Eagleton’ın bazı çalışmalarını hatırlayalım: Shakespeare ve Toplum (1966), Eleştiri ve İdeoloji (1976), Walter Benjamin: Devrimci Bir Eleştiriye Doğru (1981), Edebiyat Teorisi: Bir Giriş (1983), Eleştirinin Görevi (1984), Teorinin Önemi (1989), Estetiğin İdeolojisi (1990), İdeoloji (1991), Edebiyat Teorisi (1996), Postmodernizmin Yanılsamaları (1996), Kültür Fikri (2000), İngiliz Romanı (2004), Şiir Nasıl Okunur (2007), Edebiyat Teorisi (2008), Edebiyat Olayı (2012).

Elbette bunlara ilaveten şunu ifade ederek tekrar Türkçe edebiyat ve edebiyat eleştirisinin soru(n)larına dönmek istiyorum. Eagleton ve bir çok akademik edebiyat eleştirmeni bizde olduğunun aksine, gerçekten okur-yazar. Bunun da en tipik örneğini London Review of Books, The New York Review of Books, The Guardian gibi gazetelerde Eagleton’ın kitap tanıtım ve eleştiri yazılarına rastlayınca anlıyoruz. Eagleton ününe ve birikimine bakmaksızın hem yeni çıkan eserleri okuyor hem onlar hakkında okurlarıyla paylaşımda bulunuyor. Nihayetinde her bir kitap çalışmasında da, bu okur-yazarlığının içselleştirdiği bilgiyi yeniden ortaya çıkarıyor. Bu noktada Türkçe edebiyat eleştirisinin temel sorunları artık daha kolay anlaşılabilir. Bir kere bizde süreli yayınlar ve popüler medya araçları edebiyat eleştirisini kapalı bir editöryal devre ile sürdürüyor. Böyle olunca “yeni kuşaklar” kendini ifade etmek istediğinde kocaman bir çöl ile karşılaşıyor, çölden kurtulmak isteyenler ya özel konumlar kazanmak ya da kısa süreli mecraları zorlamak durumda kalıyorlar. Bu da “yeni kuşakları” yapmak istediklerinden tamamen uzaklaştırıyor. Bir başka ifade ile eleştirel edebiyat birikimini yeni kuşaklara devredemeyen “eski kuşaklar”, giderek çok daha zayıf metinleri edebiyatseverlere sunuyorlar. Dolayısıyla okur-yazar bir edebiyat düzeneği yerine, cansız bir düzenek kurulmuş oluyor. Yani eski kuşakların memnuniyetsizliği geri-çekilmelere, üretimsizliklere, jargon kurmaya yeni kuşaklarınki de hırçınlığa ve edebiyat alanının terk edilmesine yol açıyor. Bu memnuniyetsizliğe rağmen nadiren de olsa üretimde bulunan edebiyatçı ve edebiyat eleştirmenleri elbette bulunuyor. Onların başardığı şey, Eagleton gibi hayatın temel çelişkilerini dert edinen bir düşünceyle hayat karşısında öğrenmenin sevincine bağlanmaları. Anlamanın, açıklamanın, yorumlamanın ve müdahil olmanın entelektüel hazzını taşımalarıdır. Bu yüzden “yeni-yetme okur-yazar” olmayanların da hem Marksist edebiyat eleştirisi bağlamındaki önyargılarından kurtulmak hem de edebiyat eleştirisinin neden Türkçe’de göğermediğinin izini sürmek için Eagleton’ın Marksizm ve Edebiyat Eleştirisi’ni okumalarını öneririm. Yıllar boyunca Eagleton’ın daha sarih hale getirdiği basit ve gerçekçi yaklaşımının özü için bu küçük kitap yeniden okunmalıdır.

MARKSİZM VE EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ, Terry Eagleton, Çev: Utku Özmakas, İletişim Yayınları, 2012. 

0 yorum:

Yorum Gönder