İş Bankası Kültür Yayınları, 2012 yılında, Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi içinde Sophokles’in bütün oyunlarının yayımlanacağını duyurmuştu. Bahsi geçen seriden çıkan Seneca, Shakespeare veya Molière gibi yazarların oyunlarının Türkçeye kazandırılmasında gösterilen özeni göz önünde tutan biz okurlar, ister istemez Güngör Dilmen’in yaptığı gibi, Eski Yunanca aslından yapılmış, titiz dip notlarla sunulacak Sophokles çevirilerini bekler olmuştuk. Seride yayımlanan ilk oyun olan Kral Oidipus’un, 1940’lardan kalma Maarif Vekâleti Matbaası’ndan çıkan, Fransızca çevirisinden Türkçeleştirilmiş metnin gözden geçirilmiş yeni hali olduğunu öğrenmemizle, türün meraklısı olan bizlerin, gelecekte basılacağı söylenen diğer Sophokles’lere yönelik beklentilerimiz de haliyle düşmüştü. Serinin 2014 yılında yayımladığı Antigone’de ise, Eski Yunanca aslından yapılmış çevirinin gücünü, daha metnin en başında, “Antigone” kelimesinin etimolojik kökenini “Anti= onun yerine, karşı. Gonos= evlat ya da aile.” şeklinde vererek açıkça gösteren, başarılı bir çeviri anlayışıyla yayımlayarak, seriye olan güvenimizi tazelemiştir. Antigone, Türkçedeki gücünü yalnız metnin kendi başarısından değil, çevirmen Ari Çokona’nın başarısından da almaktadır. Platon, Aristoteles, Sophokles, Euripides, Kavafis gibi yazarların eserlerini özgün dillerinden Türkçeye kazandırmış çevirmenin Antigone çevirisini tebrik etmemek elde değil.
Tragedyanın Kökeni
Mitsel geçmişini Aiskyhlos’un Tebai’ye Karşı Yediler isimli tragedyasından öğrenebildiğimiz Antigone’nin hikâye kökeni, Oidipus’un farkında olmadan babası Laios’u öldürmesi ve Sfinks’in bulmacasını çözmesinin ardından annesi İokaste ile evlenip, Tebai’ye kral olması ile başlar. Oidipus ve İokaste’nin dört çocuğu olur: Eteokles, Polyneikes, İsmene ve Antigone. Oidipus’un kendi çocuğu olduğunu öğrenen İokaste kendini asacak, Oidipus ise gözlerini çıkartacaktır. Sophokles’in Oidipus Kolonosta isimli tragedyasından öğrendiğimize göre, konu, kendini kör eden Oidipus’un, kızı Antigone ile kolonos yakınlarındaki bir koruya sığınması ve yaşamda huzuru tekrar bulabildiği tek yer olan bu koruda, yaşama veda etmesi ile devam eder. Oidipus’un ölmesinin ardından oğulları Tebai’yi dönüşümlü olarak yönetmeye başlayacaklardır, fakat sıra Eteokles’e geldiğinde anlaşma bozulur. Kardeşi tarafından sürgüne gönderilen Polyneikes Adros’a gelir ve Adros kralı Argos’un kızı ile evlenip, Argos’u Tebai’ye karşı kışkırtır. Tebai ve Adgos arasında gerçekleşen savaş, Eteokles ile Polyneikes’in Tebai kapısının önünde birbirini öldürmesi ile son bulur.
Antigone’nin hikâyesi ise, bize bu olayların sonrasını anlatmaktadır: Adros, Tebai tarafından püskürtülmüş, Eteokles ve Polyneikes’in ölmesinin ardındansa savaşın galibi olan Tebai’nin başına amcaları olan Kreon geçmiştir. Kreon, şehrin kendinden önceki kralı olan Eteokles’i Antik Yunan geleneklerine uygun bir defin töreni ile toprağa verirken, Tebai’ye saldırıyı kışkırtan hain Polyneikes’in cesedinin açıkta bırakılması emrini verir. Antigone ise, Kreon’un, kardeşlerinden birinin cesedini geleneğe uygun olarak gömdürürken, diğerinin cesedinin açıkta bırakılması emrini verdiğini öğrenmesi ile öfkelenir ve cesedi açıkta kalan kardeşini gömmek için, kralın koyduğu yasaya karşı çıkma pahasına, Polyneikes’e geleneğe uygun bir definle veda edilmesi gerektiğine karar verir. Polyneikes’in toprakla yeryüzü arasında gidip gelen cesedinin ya da diğer bir deyişle artık orada olmayan bir varlığın düşsel kalıntılarının çevresinde gelişen olaylarda, Antigone ve Kreon’un fikirlerinin çarpışmasına tanık oluruz.
Meçhul İsyan Motifi
Antigone tragedyasının günümüzde bile güçlü bir edebiyat örneği olarak kalmasının nedeni, içinde barınan, fakat neye yönelik olduğu tam olarak adlandırılamayan isyan motifidir. Klasik yoruma göre; Antigone’nin Kreon’a başkaldırması, bir kadının iktidara karşı giriştiği başkaldırının ilk örneğidir. Bu yorumda, başkaldıran Antigone ve başkaldırılan Kreon’un öyküsünde tanrı yasası ile kral yasasının çarpışması okunabilir. Fakat bu okuma biçiminde atlanan şey, Antigone’nin karşı çıkışının aslında geleneğin savunusunu yapmakta olduğudur. Klasik okuma geçerli olduğunda, “Geleneği savunmak için girişilmiş bir başkaldırı gerçek bir isyan mıdır?” sorusu cevapsız kalacaktır. Antigone’nin karşı çıkışı “kral” fikrinin kendine değil, kral fikrine yakıştırılamayan birine; yani Kreon’un kişiliğine yönelik bir karşı çıkıştır. Antigone’nin olaya yaklaşımını bir isyan olarak değerlendireceksek, bunu ancak, bozulmaya yüz tutmuş kilisenin eski kurallarını korumak için isyan eden bir Rönesans rahibininki kadar olduğunu bilerek yapabiliriz.
Klasik yorumun karşısına koyabileceğimiz ikinci yorum ise; isyan eden ismin Kreon olduğuna işaret etmektedir. Çevresindeki herkes geleneğin yolunu izlerken, geleneğin kendine ve dolayısıyla Tanrı yasasına karşı çıkan tek kişinin Kreon olduğu fikri, bizim bu okuma biçimini kabul etmemiz için ikna edicidir. Kreon, kendi başına tanrı yasasına karşı gelir, ardından Antigone’nin yarattığı söylentilerin, kendi oğlu ve Antigone’nin müstakbel kocası olan Haimon’un ve geleneğin en büyük savunucusu olarak değerlendirilebilecek kâhin Teiresias’ın karşısında da tutumunu değiştirmeden durmayı başarabilir. Dolayısıyla Kreon, geleneği, geleneği sürdürmek isteyen kitleye rağmen karşısına alabilmiş bir başkaldıran konumundadır. Klasik yorumun karşısına konabilecek olan bu okuma metodu ise Kreon’un bir iktidar figürü olarak görünmesinden dolayı, gerçek başkaldıran konumuna iktidarı koyacağı için risklidir. Bu noktada Kreon’un sabit bir iktidar figürü mü yoksa Oidipus’un trajik yazgısıyla birlikte yerleştiği iktidarın karşısındaki bir direniş figürü mü olduğu tartışmaya açıktır.
Başkaldırı üzerinden okunabilecek diğer karakter ise, tahttan men edilmesi ile kardeşine ve ülkesine savaş açan Polyneikes’dir. Bu okuma biçimi ise bizi, metinde isyan eden tek gerçek karakterin bir ölü olduğuna yöneltecektir. Ölüm ve başkaldırı fikirlerinin fazlaca yakınlaşması hem tehlikeli hem de düşündürücü sonuçlara gebedir.
Antigone tragedyası, içindeki meçhul isyan motifinin çok yönlü okumaya izin verişi ve karakterlerin geçmişleri ile şimdileri arasında dokunan ince göndermelerin günümüze dahi uyarlanabilecek olması ile edebiyat tarihine çakılmış en derin çivilerden biridir. Günümüze ulaşması oldukça geç kalmış metinlerin Antigone’de olduğu gibi özgün dillerinden Türkçeleştirilmesi, gözden kaçırmış olduğumuz derine çakılmış birçok çiviyi daha görünür kılacaktır.
ANTİGONE, Sophokles, Çev: Ari Çokona, İs Bankası Kültür Yayınları, 2014.
0 yorum:
Yorum Gönder