Dennis Dworkin’in Sınıf Mücadeleleri çalışması tam da yukarıdaki gelişmelere tercüman olan ve sınıf kavramı çercevesinde sosyal teori ile ilgilenenlere yardımcı olabilecek bir kitap. Dworkin SINIF’tan başlıyor ve sosyal bilimlerin sınıf analizlerinin oylumunun ve niteliğinin ne derece zengin bir kurguya sahip olduğunu gösteriyor. 70’lerden bu güne hem SINIF’tan kaçanların hem de sınıfa eklemlenen yeni tartışmaların oluşturduğu birikimi ele alıyor.
Dworkin bu yüzden Sınıf Mücadeleleri’ni üç ana kısımda geliştiriyor. Birinci kısım, “Klasik Temeller” başlığını taşıyor, daha çok Marx ve Weber’in sınıf yaklaşımlarının açıklandığı ve sınıf analizinde birinci derecede önemli olan ardıllarının düşcelerini ele alıyor. “Topluma Karşı Kültür” başlıklı ikinci kısımda ise toplumsal ya da emek tarihinden daha çok kültürel tarihe geçişin hangi dolayımlarla gerçekleştiğinin izi sürülüyor. Bu iz sürme doğal olarak 70’lerden bu yana ciddi taraftar ve yorumlarla zenginleşmiş yapısalcılık, hermeneutik, yapısökümcülük gibi düşünsel akımların sınıf mücadeleleri açısından önemini ve konumunu kavramayı sağlıyor. Üçüncü kısımda, “Öne Çıkan Ötekiler”de ise “geleneksel” SINIF analizlerinin siyasal çerceveler açısından yetersiz yaptığı değerlendirmeleri, günümüz açısından aşmaya çalışılıyor. Dworkin toplumsal cinsiyet, ırk ve madun gerçekliklerini sınıfın bütünsel kavranışı içinde yeniden düşünüyor. Böylece “Klasik Temeller”deki SINIF analizlerini son kırk yılın birikim ve tartışmaları ile yeniden bir araya getirmeyi başarıyor. Dworkin bu başarısını şu tutumu ile gerçekleştiriyor: “En iyi çalışmanın toplumsal ve kültürel yaklaşımlardan birinde ya da ötekinde ısrar etmek değil, bunları bir araya getirmek olduğunu iddia ediyorum. Sınıf Mücadeleleri’nin yayımlandığı 2007’den beri bu konudaki yargılarım hiç olmadığı kadar çok doğrulanmıştır” (14).
Gerçekte nasıl toplumun kendisi kapsayıcıysa Sınıf Mücadeleleri ve Dworkin’in tutumu da kapsayıcı görünmektedir. Karmaşık ve kopuk olay ve olguların bütünsel çercevesini ifşa ettikçe Dworkin, yaklaşımlar ve pratiklerin mekansal ve zamansal farklılıklarından SINIF kavramına neden dönülmesi gerektiğinin sonuçlarını ve yol haritasını çıkarmış oluyor. Onu buna yönlendiren, SINIF’ın tamamlanmış bir bilinç olarak varlığına inanıyor olması değildir, sadece SINIF’sız bir toplumsal cinsiyet, ırk, madun çözümlemesinin olup-biteni anlamaya ya da değiştirmeye sorunlu bir başlangıç olacağı gerçeğidir.
Dworkin’in okurlarına kitabının sonunda çok iyi bir sürpriz hazırlamış: “Temel Okuma Kılavuzu”. Bu önemli kılavuzdaki kitapların Türkçe’de olanlarını çevirmen Özmakas üşenmemiş işaretlemiş. Her yönüyle iyi tasarlanmış bu kitaba emeği geçenlere çok teşekkürler. Dworkin ve sınıf Sınıf Mücadeleleri’ne okurlarını bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder